Güncelleme:
15.11.2006
             

 

Site içi arama


google'da ara
antikapitalist'te ara


Laik Cephe Sadece Bizi Ezenlere Yarar

20 Mart`ta ordunun hükümete muhtıra vermesi ile doruğa çıkan kriz, hükümetten DİSK ve Türk-İş`e kadar herkesin generallerin karşısında hizaya geçmesi ile geçiştirildi. Sanki bütün partiler elbirliği ile generallerin talep ettiği yasaları Meclis`ten çıkaracak ve seçim sistemini değiştirerek Fazilet Partisinin önü kapatılacakmış gibi bir hava yaratıldı. Böylece askeri müdahale önlenecek senaryosu ortaya atıldı.

Geçtiğimiz ay boyunca bu havaya uygun biçimde islamcı kesime yönelik baskılar arttı. Kılık kıyafet yönetmeliği türbanlı öğrencilere ve memurlara karşı kullanılmaya başlandı, Tayyip Erdoğan 10 ay hapis cezasına çarptırıldı ve nihayet MÜSİYAT üyesi işadamları şeriatçı kurumlara para sağladıkları gerekçesiyle gözaltına alındılar.

Aslında 20 Mart öncesi varolan sorunların hiçbiri çözülmedi. Hükümet şimdi geçen ay olduğundan daha zayıf durumda. Geçen ay islamcı hareketle mücadele çerçevesinde Meclise sunulan 8 yasa önerisinin sadece ikisi komisyonlardan geçebildi. Hükümet partilerinden milletvekilleri dahi önerilere muhalefet etmek zorunda hissettiler.

Egemen sınıf Kürt cephesinde de ciddi bir kazanıma sahip değil. Sakık`ın teslim olmasını ordunun itibarını arttırma operasyonuna çevirilmeye çalışıldı. HADEP üzerinde artan baskılar ve gündeme gelen yeni isim listelerine rağmen 14 yıldır devam eden savaşta bu yıl nihai zafer kazanılacağı savına bunu iddia edenler de dahil kimse inanmıyor.

Öte yandan seçim sistemine ilişkin hiçbir düzenleme yapamadan bu sistemle seçime gidilirse değişen birşey olmayacağını politikacılardan generallere kadar herkez söylüyor. Ama Yılmaz seçim tarihi açıkladı. Bugüne kadar ne büyük sermayenin istediği istikrar ve özelleştirme politikalarını uygulayabilmiş ne de muhtıracıların taleplerini yerine getirebilmiş olan hükümetin bundan sonra kendinden beklenenleri başarma şansı iyice azaldı.

Bu nedenle, krize darbecilerin çözümü yerine işçi hareketinin çözümünü dayatmak, gündeme getirilen geniş çaplı özelleştirme planlarını durdurmak, eşel mobili çöpe atmak, grevli toplu sözleşmeli sendika hakkını kazanmak, egemen sınıfı barışa zorlamak, düşünce ve örgütlenme özgürlüğü yönünde ciddi adımlar atmak mümkündür. Özelleştirmelere karşı mücadele edilirse kazanılacağı neredeyse garantilidir. Kamu çalışanlarının hareketi bütün dağınıklığına rağmen hükümetin bu zayıflığı nedeniyle sahte sendika yasasını rafa kaldırtmayı başardı. Şimdi yeni bir mücadele programı ile grevli toplu sözleşmeli sendika hakkını kazanmak olanaklıdır.

Sisteme alternatif arayarak islamcı akıma kayan yoksulları, islamcı patronların (onları işçileri acımasızca sömürmekten, işten atmaktan, sendikasızlaştırmaktan alıkoymayan) hayırseverliğine güvenmektense kendilerine ve işçi sınıfına güvenmeyi öğretecek bir çözüme kazanmak da ancak böyle mümkündür.

Sosyal demokratların ve sendika liderlerinin laik cephe dolayımıyla ordunun arkasına takılması, solun büyük bir kısmının devletle islamcılar arasındaki mücadelede tarafsız kalması ise yalnız bunu zorlaştırmakla kalmıyor, işçi hareketini de ordunun müdahaleleri karşısında silahsızlandırıyor. Laik Cephe`ye seçim gündemine karşı İşçi Cephesi`ni güçlendirmek mücadelemizi silahlandıracaktır.

Eski İşçi Demokrasisi; Sayı 4; Mayıs 1998

'İslami Hareket' sayfasına dön
sayfa başına dön