|
Terörize olmayalım;
Bush-Büyükanıt-Erdoğan Şer İttifakını Durduralım!
Türkan UZUN
ABD, İran'a saldırmaya hazırlanıyor, Türkiye'de Kürtlere yönelik imha
politikaları geliştiriliyor. Hedef İran'a saldırıya ortak olmak. Arka
planda ise neo-liberal politikalar iyice azgınlaştırılıyor. ABD'nin peşinden
savaşa, Kürtlerin siyasi çözüm taleplerinin üzerine de tank ve tüfekle
gidilmesine izin vermeyelim.
Büyük Ortadoğu Projesi'nin bölgedeki lider devleti haline gelmek isteyen
egemen sınıf, 1 Mart'taki gibi bir bozgunun tekrarını önlemeye çalışıyor.
Bu nedenle öfkemizin mücadeleye dönüşmesini engellemek için muhalefeti
terörize etmeye çalışıyorlar. "Terörizme karşı mücadele" bayrağının
pesinden İran'a savaşa gidilmesine sessiz kalmamızı istiyorlar. Susmayalım!
Egemenler ne zaman toplumun isteklerine aykırı bir şey yapmak isteseler
ilk önce çoğunluğu ideolojik olarak parçalarlar. Bu büyük çoğunluğu felç
etmeden adım atamazlar. Bugün yine laiklik ve milliyetçiliği körüklüyorlar.
Bush ile ağızbirliği ederek, İran birden "Nükleer silahlar geliştirerek
laik Türkiye'yi tehdit eden Şii fanatik devlet", siyasi çözüm talepleri
de "Bölücü Kürt terörizmi" tehlikesine dönüştürüldü.
Bu yöntemi gayet iyi hatırlıyoruz. 1991 Körfez Savaşı sırasında milliyetçilik
alabildiğine körüklenmişti ve Türkiye'nin bu süreçten kazançlı çıkacağı
iddia edilmişti. Egemenlerin dışında son 15 yıldır kazançlı çıktığını
iddia edebilen var mı?
Bush yönetiminin 11 Eylül 2001 sonrası "terörizme karşı savaş"ı,
dünya muhalefetini felç edemediği gibi daha da güçlendirdi. 18 Mart'ta
savaş karşıtları, Müslümanların terörist ilan edilip hedef tahtasına konulmasının
ardında ABD'nin egemenlik ve petrol çıkarları olduğunu dünyanın her yerinde
haykırdılar.
Savaş-imha politikalarını durdurmak için, toplumsal muhalefeti "terörizme
karşı mücadele" sopasıyla sindirme, BOP'un büyük devleti olma havucuyla
susturma kıskacı kırılmalıdır. Bush-Büyükanıt-Erdoğan'dan oluşan şer ittifakı
durdurulmalıdır.
Önümüzdeki bir ay içinde İran'a yönelik tehdidin şekli belli olacak. ABD'de
savaş karşıtı hareket 29 Nisan'da tekrar sokakta. 6 Mayıs'ta sayısız ülkede
İran saldırısına karşı eylemler yapılacak. 1 Mayıs'ta ve 6 Mayıs eylemlerinde
savaş ve imha politikalarına karşı öfke ve tepkimizi en kitlesel şekilde
ortaya koyalım, savaş çığırtkanlarının sesini bastırarak onları felç edelim.
Tehlikeleri mücadeleye dönüştürelim
Böyle olmaması gerekiyordu!
Son dönemde yaşananlar, egemenlerin Türkiye'nin AB sürecinde istikrar
ve refaha kavuşacağına dair vaat ve iddialarıyla tümüyle çelişiyor. Önümüze
konulan neo-liberal yeniden yapılanma "koşulu" gerçekleştirildi.
Demokratikleşen Türkiye vaadi için kitlesel işsizlik, yoksullaşma, sosyal
güvensizlik bedelleri ödendi.
Toplumun çoğunluğu için hak, demokrasi ve refah?
"Terörizm sorunu var öncelikle bunun çözülmesi gerekiyor" deniliyor
ve buna da destek sunmamız bekleniyor.
Böyle oldu çünkü asıl işlevi muhalefeti sessizliğe itmek olan illüzyonların
dışında büyük bir 'gerçeklik' dünya konjonktürünü belirliyor; o da ABD'nin
bütün Ortadoğu ve ötesini kendi egemenlik çıkarlarına uygun bir şekilde
yeniden belirlemesidir. ABD projesi Türkiye'nin AB yol haritasını da çiziyor.
AB'nin müzakerelere başlamasında ABD baskısı ve Türkiye'nin jeopolitik
konumu kadar TSK'nın Avrupa'nın kendi ordusunu kurma sürecine ivme sağlama
potansiyeli belirleyici oldu.
Dolayısıyla TSK'nın toplumsal dengeler içinde gücüne güç katmasıyla AKP'nin
de şahinleşmesi ne bir tesadüf ne de kazadır; verili dinamiğin bir sunucudur.
ABD'nin listesinde şimdi İran var. Türkiye de buna ortak olmak istiyor.
ABD'nin Şiilerin Körfez petrolleri üzerindeki etkinliğini kırma hedefi
ile Türkiye'nin bölgeye yönelik emelleri İran'ın zayıflatılmasını gerekli
kılıyor. Sınırlara KKK Büyükanıt liderliğinde 250 bin asker yığılması
İran saldırısına da hazırlıktır.
Bush'un 'terörizme karşı mücadele' senaryosunun burada da sahnelenmesi
toplumu bu maceraya ikna etme politikasıdır. İkna politikalarının Kürtlere
yönelik saldırgan ve provakatif yönü son derece acı ve gerçektir.
İran'a saldırı hazırlıklarının dışında bir başka etken söz konusudur.
Türkiye egemenleri açısından 'siyasi çözüm' Güneydoğu bölgesinin bol devlet
teşvikli yatırımlarla hiçbir emek hakkının girmediği kayıt dışı dev bir
serbest ticaret bölgesi dönüştürülmesini hedefliyor, yani neo-liberal
bir dönüşüm içeriyor. Bu da ancak Kürt halkını tümüyle örgütsüzleştirerek
sağlanabilir. İsrail, Filistinlilerin etrafında dev bir duvar örüyor,
Türkiye de Kürt bölgelerini ucuz emek kamplarına dönüştürmeyi hedefliyor.
Bütün dünyada olduğu gibi savaş ve neo-liberalizm birlikte işletiliyor.
Bir tür çözüme suskunluk ve köleleşme ile ulaşılacağı iddia ediliyor.
Yine kendi yarattıkları sorunlara kendi çözümlerini dayatıyorlar. Bu eğilimden
'adil ve onurlu bir çözüm' çıkmaz, Türk ve Kürtler birlikte kaybeder,
birlikte örgütsüzleşir, birlikte yoksullaşır.
Toplumsal muhalefet içinde bir kesim AB refahı ve demokrasisi hülyasına
kapılıp gitti, son gelişmeleri de "kaza" diye yorumluyor ve
PKK'nin silah bırakmasıyla durumun normalleşeceğini sanıyor.
Halbuki küresel düzeyde 11 Eylül 2001 sonrası gelişmeler "kaza"
değildir. Asıl sorun ve tehlike nasıl ki İslamcı terör, kitle imha silahları,
İran'ın nükleer kapasitesi değilse, Türkiye'de de PKK değildir. Asıl sorun
Türkiye'nin BOP çerçevesinde bölgeye karşı bir vurucu ve lider güç haline
gelmek istemesidir. Bu da uzun vadeli bir projedir. Bugün "normalleşme"
arayışları bizi atalete iter. ABD ve BOP yenilgiye uğratılmalı, Bush-Büyükanıt-Erdoğan
şer ittifakı bozulmalıdır. BOP başarılı olursa bütün bölge halklarının
kanlı yenilgisinin adı "normalleşme" olacaktır.
Toplumsal muhalefet, egemenlerin Türk ve Kürtleri terörize etme, sindirme
hedefini boşa çıkartarak yeni bir mücadele evresine hızla girmelidir.
Bugün 'kardeşime dokunma' demeden dayak yemeyi, soyulup soğana çevrilmeyi,
emperyalist çıkarlar için İran'a, Suriye'ye ölüme gönderilmeyi önleyemeyiz.
Egemenlerin açtığı ve yenilgiye uğratılabilecekleri cephe budur. Savaşa
ve imha politikalarına, arka planda işletilen neo-liberal yoksullaşmaya
karşı mücadeleye!
'Türkiye'de Durum' sayfasına dön
sayfa başına dön |
|