|
Hangisi daha ırkçı? Hangisi
daha ayrımcı?
Avusturya’da HAİDER; Türkiye’de MHP
Avusturya
Avusturya'da saldırgan bir göçmen karşıtı politika izleyen aşırı sağcı
Özgürlükler Partisi iktidar ortağı oldu. Partinin lideri Jörg Haider,
milyonlarca insanın ölümünden sorumlu olan Nazi subayları için, "onlar
savaşın suçlusu değil kurbanlarıdır" diyor. Nazi vahşetinin başkahramanları
olan SS'ler için ise, "cesaretli ve iyi karakterli" diyen ırkçı
Özgürlükler Partisi, Ekim 1999'daki seçimlerde "göçmen akışını durdurma
ve yolsuzlukları temizleme" vaadleriyle yüzde 27 oy almıştı. Haider'in
yükselişi Avusturya'da son 30 yılda sosyal demokratların liderliğinde
bir iktidar vardı. Çoğu zaman muhafazakar parti (ANAP ve DYP benzeri bir
parti) ile kurulan koalisyon hükümetleri döneminde sosyal haklarda kesintiler
yapıldı, özelleştirme politikaları izlendi. İşsizlik sorununa alışkın
olmayan Avusturya'da işsizlik 1997'de yüzde 7'ye ulaştı. Yıllarca iktidarı
paylaşan sosyal demokrat ve muhafazakar partilerin uygulamalarından rahatsız
olanlar ırkçı Özgürlükler Partisi'ne kaydılar. Anketler, Haider'e oy verenlerin
temel gerekçesinin ırkçı, göçmen karşıtı politikalar olmadığını gösteriyor.
Özgürlükler Partisi'ne oy veren her üç seçmenden ikisi, iktidarı paylaşan
iki büyük partiye tepkilerini göstermek için Haider'e oy verdiklerini
söylüyor. Özgürlükler Partisi daha çok geleneksel olarak muhafazakar olan
kırsal kesimden oy topladı. Haider'in başkent Viyana gibi büyük illerde
aldığı oy, Avusturya genelinde elde ettiği oranın altında kaldı. Mavi
yakalı işçilerin büyük çoğunluğu sosyal demokrat partiye oy vermek istemedikleri
için sandık başına gitmedi. Yine de Haider bu kesimdeki desteği daha düşüktü.
AB neden rahatsız? Avrupa Birliği Haider'in hükümete girmesinden rahatsız
ve ambargo kararı aldı. AB, çeşitli belgeler imzalatarak Haider'in temel
insan hakları ve özgürlüklere saygılı olması konusunda söz almaya çalışıyor.
Avusturya'da faşist partiyle koalisyona hazırlanan muhafazakar Halkçı
Parti yöneticileri ise ırkçı partinin koalisyonun sadece küçük ortağı
olacağını ve anayasanın yabancılara saldırılara izin vermeyeceğini savunuyorlar.
Buna benzer saf yorumlar Hitler 1933'de küçük bir oyla iktidara geldiğinde
de yapılıyordu. Ama anayasa Hitler'i durdurmadı. Heider'i ve onun cesaretlendirdiği
nazi güçleri de zaptedemez. Avrupa yönetici sınıflarının asıl korkusu
ise ülkelerindeki Özgürlükler Partisi benzeri partilerin kendi oylarını
çalması. Haider durdurulabilir Haider, Hitler'in yöntemlerini izleyerek,
nazilerin politikalarını taklit ederek büyük bir sıçrama yaptı. Ancak
henüz Hitler'in sahip olduğu çetelere sahip değil. Avusturya'da toplumun
üçte ikisinin iktidarın küçük ortağı olarak bile olsa hükümette görmek
istemediği Haider'i durdurmak mümkün. Ekim ayında 50 bin kişi Viyana'da
Haider'e karşı gösteri yaptı. Haider'e karşı etkili bir muhalafet ancak
iki kaynaktan güçlenebilir. Avusturya'da nazilere ve onların ırkçı politikalarına
karşı mücadele geleneği var. 1970'lerde naziler örgütlenmeye çalışırken
sol güçler bu çabaları boşa çıkarttılar. Benzer bir hareket bugün yeniden
inşa edilebilir. Özgürlükler Partisi'ne karşı her türlü protesto bu hareketin
gelişimine yardımcı olacaktır. İkinci kaynak ise işçi sınıfının bu hükümetin
uygulamaları karşısındaki mücadelesi olacaktır. Özelleştirmeler ve sosyal
kesintilere karşı grev ve protestoların gerçekleşmesi tabandaki sendikacı
ve sosyalistlerin işçi hareketinin liderliğine ırkçılığa karşı tutum alması
konusunda basınç yapmasıyla mümkündür.
Türkiye
Avusturya'da ırkçı bir partinin iktidar ortağı olması Türkiye'de büyük
bir endişeyle karşılandı. Medya, ırkçı söylemin, nazi özentiliğinin ne
kadar tehlikeli olduğu konusundaki zengin yorumlarla doldu taştı. Başbakan
Ecevit bile bu gelişmedn duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Irkçılığa
geçit verilmemesi gerektiği, nazizmin engellenmesi için her türlü yola
başvurulması gerektiği konusundaki yorumlar bizi de çok memnun etti. Ne
var ki bu yorumlar ve yorumcuların değinmekten özenle kaçındıkları bir
konu vardı: İktidar ortağı MHP. Bu, affedilmez bir ikiyüzlülüktür. Bu
yorumcular ve yöneticiler, MHP'nin ne denli ırkçı ve tehlikeli bir parti
olduğunu, çetelerle ilişkisini, katliamlardaki rollerini unutturmaya çalışılıyorlar.
Ciddi bir sansürle "kurda" zorla "kuzu postu" giydirenler
bugün Haider tehlikesinden bahsediyorlar. MHP'nin başbuğu Türkeş de tıpkı
Haider gibi nazilere özenerek bakardı. Hatta bu nedenle 1940'larda yargılanmıştı.
Özgürlükler Partisi gibi ırkçı bir çizgide olan MHP, aynen Haider gibi
kamuoyuna ırkçı olmadığını söylüyor. MHP'nin farkı Haider'in iktidarına
karşı çıkan Ecevit ve DSP'si bir de dönüp kendi ortağına bakmalı. MHP,
Haider'in Özgürlükler Partisi'ne oranla çok daha büyük bir tehlikedir.
Çünkü MHP, Özgürlükler Partisi'nin şimdilik sahip olmadığı sokak çetelerine
sahiptir. Bu çeteler, "Türkiye sizinle gurur duyuyor" diyerek
Susurluk çetecilerini omuzlarda taşıyan, "Türksen öğün değilsen itaat
et" diyerek sokaklarda terör estiren, Kürt ve alevi düşmanlığı yapan,
kin ve nefreti şiddet aracılığıyla örgütleyen ülkücülerden oluşuyor. Her
okulda ve mahallede "reis"lik hiyerarşisi içinde "başbuğ"a
tapınan ülkücü çetelerin MHP'ye bağlılıkları herkesçe bilinir. MHP'nin
yükselişi MHP de tıpkı Haider'in partisi gibi sürpriz bir oy patlaması
yaptı. MHP de Haider'in partisi gibi ırkçı söylemlerle (Kürt sorununda
"kana kan" diyerek) ve yolsuzlukları önleyeceği, Türkiye'yi
ve Türkleri dünyada hak ettikleri yere taşıyacağı vaadiyle oy topladı.
Yıllardır iktidarda olan ve yaşamı zorlaştıran ANAP, DYP ve RP'den kopan
seçmenlerin tepki oylarını radikal bir söylemle topladı. Tıpkı Özgürlükler
Partisi gibi özellikle kırsal kesimlerden çok oy aldı. Büyük şehirlerde
Türkiye genelinin altında kaldı. İşçi sınıfı içinde destek bulsa da bu
kesimden aldığı oy daha düşük oranda kaldı. Ecevit'in ikiyüzlülüğü MHP
sürpriz bir çıkış yapınca Türkiye'de de şok yaşanmıştı. Herkesin tanıdığı
MHP'nin iktidar ortağı olup olmayacağı "değişti mi değişmedi mi"
tartışmalarıyla başladı. Koalisyon kurulmadan önce DSP Genel Başkan Yardımcısı
Rahşan Ecevit toplumun endişelerine tercüman olmuştu: "Ya bizden
olacaksın ya canından diyerek yıllarca sayısız can aldılar… Kaba kuvveti
siyasal örgütlenme için kullandılar… Demokratik anlamda bir parti sayılamaz…
Mafyalarla çetelerle kaynaştılar… Bu partinin artık değiştiğini öne sürüyorlar.
Böyle düşünenlere mi yoksa bu partinin 'hayır değişmedik' diyen liderlerine
mi inanalım, bilemiyorum" Ancak Türk egemen sınıfı DSP-MHP koalisyonunu
uygun görmüştü ve Ecevit ailesi de seçmenlerinin kızgınlığına rağmen egemenlerin
isteğini kabul etti. Patronların medyası da hızla MHP'nin gerçek yüzünü
saklayarak "değişti" havası yaydı. Ancak Bahçeli'nin de ısrarla
vurguladığı gibi "MHP 33 yıldır değişmedi." Ecevit şimdi bütün
bunları bilmiyormuş gibi davranıyor. Türkiye'deki faşist tehlikeye gözünü
yumup, Avusturya'daki meslektdaşlarına anti-nazizm dersleri veriyor. Ne
büyük ikiyüzlülük. Nazilere karşı mücadele MHP etkinliklerinde Susurluk'un
ülkücü tetikçisi Çatlı'nın kitabıyla birlikte en çok satan kitap Hitler'in
"Kavgam"ı oluyor. Hitler iktidarı ele geçirdikten sonra yazdığı
bu kitabında şöyle diyor: "1933'te devletin bir şiddet hareketiyle
devrilmesi artık söz konusu değildi. Bu arada yeni devlet kurulmuştu.
Bundan sonra yapılacak iş, eski devletin son kalıntılarını yok etmekti
ki bu iş sadece birkaç saatimizi aldı." Faşist hareketi diğer siyasal
hareketlerden örgütlenme açısından çok farklı kılan bu özellik Türkiye'de
de Avusturya'da da aynıdır. Kuzu postuna bürünen kurdun hedefi parlamentodan
kurtulmaktır. Bugün ihtiyacımız olan MHP'nin bu yüzünü unutmak, gözardı
etmek değil, tam tersine açığa çıkarıp teşhir etmektir. 1980 öncesi yaşanan
anti-faşist mücadele geleneğini bugün tekrar diriltmek ve ülkücüleri toplumdan
yalıtmak için çaba göstermeliyiz.
AVUSTURYA’DAKİ IRKÇILAR:
"Avusturya'nın asıl sorunu göçmen akışıdır" "Göçmen akışını
durduracağız" (Nazi subayları için) "Onlar savaşın suçlusu değil
kurbanlarıdırlar" (Hitler'in katliamcısı SS'ler için) "Cesaretli
ve iyi karakterli insanlar" (Hitler için) "Düzgün bir istihdam
politikası vardı"
ÜLKÜCÜLER NE DİYORLAR:
"Türksen öğün değilsen itaat et" "Ya sev ya terk et"
MHP'li Prof Bakan Çay: "Kürtler şeytan soyundan geliyor" MHP'li
sağlık Bakanı Durmuş: "Türk kanı kutsaldır" (Eli kanlı çeteler
için) "Türkiye sizinle gurur duyuyor" MHP'li Milletvekili Karaca'nın
Gölcük Depremi yorumu: "Orada çok dönme varmış" (1978 Maraş
katliamı sırasında) "Bir kızılbaş öldürenin yeri cennettir"
MHP lideri Bahçeli: "MHP 33 yıldır değişmedi"
Yeni İşçi Demokrasisi; Sayı 13; Şubat 2000
'Türkiye'de Durum' sayfasına dön
sayfa başına dön |
|