Güncelleme:
03.11.2006
             

 

Site içi arama


google'da ara
antikapitalist'te ara


BOYKOT ETME; DEHAP’A OY VER

Seçimleri boykot edenlerin bir kısmı kendilerini "Marksist-Leninist" olarak tanımlayıp, herhangi bir partiye yapılan oy çağrısının parlamenter sistem konusundaki hayalleri beslediğini iddia ediyorlar. Evet, sosyalizm parlamento aracılığıyla kurulamaz. Bu düzenin kurumları yönetici azınlığı çoğunluğa karşı korumak amacıyla oluşturulmuştur. Bu kurumlar ele geçirilip çoğunluğun ihtiyaçları için kullanılamaz. Kökten bir değişim gereklidir. Gerçek demokrasi, aşağıdan yukarı doğru örgütlenen, temsilcilerin istendiği an görevden alınabildiği, üretimin işçi sınıfı tarafından kolektif olarak kontrol edildiği bir sistemde mümkündür. Sosyalizm ancak işçilerin kendi eylemiyle gerçekleşebilir. Bunun dışındaki çözümler yine bir azınlığın iktidarıyla, kapitalizmle sonuçlanır. Sosyalizm, bu nedenle, ancak işçi sınıfının çoğunluğunun sosyalist bir program etrafında mücadele etmesine bağlıdır. Bunu en iyi kavrayanlardan bir olan Lenin ve Bolşeviklerin seçimlerdeki tutumları incelenirse, yıllardır her seçimde "boykot" diyen grupların bu tutumunun hiç de "Marksist-Leninist" olmadığı görülür. Bolşevikler, 1905 ve 1906 yıllarında yapılan seçimleri boykot etmişler ancak 1907 seçimlerine katılmışlardır. Yani Bolşevikler sadece iki yıl içinde iki farklı seçim tutumu almışlardır. Boykot çağrısı yapılan ilk seçim, 1905 Devrimi'nin yaşandığı günlerde yapılmak istenmişti. Bolşeviklerin işçileri ve köylüleri aktif olarak boykota çağırdığı kampanya, silahlı ayaklanma, devrimci bir ordu ve geçici bir devrimci hükümet sloganları etrafında yapılmıştı. Bolşevikler, boykotu tüm devrimci güçleri toparlamak, politik kitle grevleri örgütlemek ve silahlı bir ayaklanma hazırlamak için kullandılar. Sistemi temelden sarsan kitlesel mücadele dalgasının yaşandığı bu dönemde seçimler yapılmadı ve hükümet parlamentoyu (Bulygin Duması'nı)toplayamadı. Parlamento, 1905 Kasımı'nda tüm Rusya çapındaki politik grevlerle dağıldı gitti. Bolşevikler, 1906 seçimini de boykot ettiler. Witte Duması olarak da bilinen bu parlamentonun seçimi Nisan 1906'da yapıldı. 1905 Kasım ayaklanması, kısmi ve dağınık ayaklanmalar ve grevlerle 1906 yazına kadar devam etti. Witte Duması'nı boykot sloganı, Bolşevikler için, bu ayaklanmaların yoğunlaştırılması ve genelleştirilmesi için bir mücadele sloganı idi. Boykot ne yazık ki başarıya ulaşmamıştı. Lenin şunları yazdı: "Sahte bir temsilciler meclisinin toplanmasını önlemek için elimizden gelen her şeyi yapmamız gerekiyordu ve yaptık. Ama tüm gayretlerimize rağmen toplandığına göre, bunu kullanma görevinden kaçamayız." Bolşevikler 1907 yılında yapılan seçimleri ise boykot etmediler. Bu seçimler, artık 1905 Devrimi'nin yenildiği, mücadelenin geri çekildiği bir dönemde yapılmıştı. Lenin'in bu konu hakkında 1907'de "3. Duma Boykotu Üzerine" adlı broşürde yazdıkları, seçimleri her koşulda boykot eden arkadaşlarımızın "Leninizm"leri konusunda önemli ip uçları veriyor. Lenin, bu broşüründe, seçimi boykot konusunda Marksist tutumun nasıl belirleneceğini çok berrak biçimde ortaya koyuyor ve bize de söyleyecek çok fazla söz bırakmıyor: "Marksist görüşü savunanlar, boykot üzerine çözümlemelerini, şu veya bu kurumun gericiliğinin derecesinden değil... boykot olarak bilinen özel metodun uygulanabilmesini mümkün kılan mücadelenin özel şartlarının varlığından çıkarırlar. ... Boykot eski rejimi tanımayı reddediştir, sadece kelimelerle değil gerçekte reddediştir. Yani, sadece çığlıklarda veya örgütlerin sloganlarında değil, fakat halk kitlelerinin eski rejimin yasalarını sürekli olarak çiğneyen, sistemli olarak yasadışı gerçekte var olan yeni yeni kurumlar oluşturan belirgin bir hareketinde ifadesini bulan bir şeydir. Böylece boykot ile yaygın devrimci yükselişin arasındaki ilişki aşikardır: boykot sadece belirli bir kurumun örgütlenme biçimini değil bizzat varlığını reddeden en kesin mücadele aracıdır. Boykot eski rejime açıktan açığa savaş ilanı ve onun üzerine doğrudan bir saldırıdır. Yaygın bir devrimci yükseliş... bir kitle huzursuzluğu olmaksızın, bunu takiben bir boykot sorunu söz konusu olamaz. ... Bu dönemde Rusya'da bir anlama sahip yegane boykot, aktif boykottur. Bu sadece seçimlere katılmaktan kaçınmak değil, doğrudan saldırı amacı uğruna seçimleri inkar etmek anlamına gelir. Bu anlamda boykot kaçınılmaz olarak en enerjik ve kati saldırı için bir çağrı demektir. Böyle yaygın ve genel bir yükseliş, o olmadan söz konusu çağrının anlamsız olacağı bir yükseliş, bugünkü durumda var mıdır? Tabii ki hayır. ... Açık değil midir ki, işler nesnel olarak öyle bir durumdadır ki 'boykot ilanı' boş bir çığlık olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Mücadele devam ederken, yayılırken, büyürken, her yandan gelişirken böyle bir 'ilan' meşru ve gereklidir; o zaman devrimci proletaryanın böyle bir savaş çığlığı atmak görevidir. Fakat bu mücadeleyi icat etmek veya onu sadece bir savaş çığlığı ile çağırmak imkansızdır... Onu bir savaş çağrısı yapacak şartlar olmadığında, anlamsız kalacak bir sloganı 'ilan' etmek için, ciddi bir zemin aramak zorunda olmamız çok doğaldır. ... Boykotu, proletaryayı ve devrimci burjuva demokrasisinin bir kısmını liberalizmin ve gericiliğin karşısına koyan bir taktikler hattı olarak görmek yanlış olacaktır. Boykot bir taktikler hattı değil, özel şartlara uygun bir mücadele aracıdır. Bolşevizm'i 'boykotçuluk'la karıştırmak, 'boyevism'le (devrim sırasında kurulmuş silahlı birlikler) karıştırmak kadar kötü olacaktır. ... Boykot sloganı özel bir tarihsel dönemin ürünüdür. 1905'de ve 1906'nın başlarında, işlerin nesnel durumu, çatışan toplumsal güçleri, dolaysız devrimci yol ile anayasacı monarşist dönemeç arasında ani bir tercih yapmak durumu ile karşı karşıya getirdi. Boykot kampanyasının esas amacı anayasal hayallere karşı mücadele idi. Boykotun başarısı devrimin geniş kapsamlı, yaygın, hızlı ve güçlü bir şekilde kabarmasına bağlıydı. ... Seçimlere hazırlanmaktaki günlük işlerimize devam ederken, ne kadar gerici olursa olsun temsili kurumlarda yer almayı reddetmeden, tüm ajitasyon ve propagandamızı halka, Kasım yenilgisi ile arkasından tecavüze uğraması arasındaki bağlantıyı anlatmaya yöneltmeliyiz. Kitlelere, dolaysız bir kitle mücadelesi olmadan bu tip tecavüzlerin kaçınılmaz ve gittikçe daha kötü bir şekilde cereyan edecek olduğu kanaatini yerleştirmeliyiz. Devrimin yükselme döneminde böyle bir slogana ciddi bir şekilde ihtiyaç olduğu takdirde boykot sloganını reddetmeden, içinde bulunduğumuz dönemde, tüm gücümüzü dolaysız ve ani etkimizle, herhangi bir işçi sınıfı hareketinin kabarmasını, gericiliğe ve onun temellerine karşı, geniş kapsamlı, yaygın devrimci ve saldırgan bir kabarmaya dönüştürmek için gayretle çaba sarf etmeliyiz."

Antikapitalist; Sayı 19; Ekim 2002

'Türkiye'de Durum' sayfasına dön
sayfa başına dön