Güncelleme:
16.12.2009
             

 

Site içi arama


google'da ara
antikapitalist'te ara


Kuş Gribi:

Cehalet değil kapitalizmin hastalığı

Kuş gribi Türkiye’de görüldüğünden beri bunun bir cehalet hastalığı olduğu vurgusu yapılıyor. Ancak hükümet, entegre tesis sahipleri ve ilaç şirketleri, bile bile milyonlarca insanın hayatını tehlikeye atıyorlar. Hükümet göçmen kuşların her yıl uğradığı Manyas gibi göller etrafında en basit önlemi bile almadı ve hastalığın yerli kanatlılara bulaşmasına göz yumdu. Kuş gribi virüsünün insana bulaşır hale gelmesinin sorumlusu büyük tavuk çiftlikleridir (bkz. Virüs üretiliyor). Ayrıca bu hayvanları aşılamadılar. Aşıyı üreten Roche şirketi ise patent haklarını elinde bulunduruyor ve farklı şirketlerin bunu üretmesine izin vermiyor. Dolayısıyla insanların kuş gribinden ölmesi ve milyonlarca insanın hayatının tehlikeye atılmasının asıl sorumluları bu şer üçgenidir. Kendi yarattıkları ve yayılmasına karşı önlem almadıkları bir sorun için bu toplumun en yoksullarını suçlayacak kadar da utanmazlar.
Göç eden kuşların konaklama yerleri kontrol altına alınmalı. Bu şekilde hastalığın kümes hayvanlarına yayılması engellenebilirdi. Kümes hayvanları kuş gribine karşı aşılanmalı. Önlemlerin bütün ülkelerde alınması da bir zorunluluk. Bu sayede kuş gribinin insandan insana bulaşma riski azaltılabilir. Ancak bu yöntem, hastalığın ortaya çıktığı bölgelerdeki hayvanları itlaf etmekten oldukça PAHALI. Bu yüzden hayvanların hastalanması bekleniyor. Fakat özellikle Güneydoğu Asya’daki deneyimler hayvanların itlaf edilmesi gibi sınırlı yöntemlerle, hastalığın bir süre için ortadan kaybolduğunu, sonra daha kısa aralıklarla ve daha etkili bir şekilde ortaya çıktığını gösteriyor.
Kuş gribi şu anda insandan insana bulaşma yetisi kazanmadı. Ancak bizim en kötü senaryolara hazır olmamız gerekli. 1918’de 1. Dünya Savaşı’nın sonunda 50 milyondan fazla insanın ölmesine neden olmuştu. Hastalığın ilk olarak Avrupa’daki cephelerde kendini göstermesi şaşırtıcı değil. Kötü beslenme ve sağlıksız ortamlar bu hastalık için –ve tüm hastalıklar için- en uygun koşulları hazırlıyor. Bugün en korkunç tahminler 1 milyar insanın kuş gribi nedeniyle ölebileceğini gösteriyor. Dünya nüfusu 1918’e göre oldukça artmış durumda. Kıtalar arası seyahatler çok daha kolay ve kısa sürede yapılabiliyor. Kentlere göçler sonucu oluşmuş alt yapısız, sağlıksız yerleşim bölgeleriyle birlikte bu rakamlar gerçekleşebilir görünüyor. Bu yüzden kuş gribi insandan insana geçme yetisi kazanmadan kalıcı tedbirler alınmalı.
Bugün kuş gribiyle başa çıkabilecek teknoloji ve imkanlar var. En etkili aşı geliştirilerek herkese yetecek düzeyde üretilmeli. Var olan aşıların patentinin Roche şirketinde olduğuna bakılmamalı. Brezilya ve Güney Afrika’nın AİDS ilaçlarında yaptığı gibi üretime geçip yaygın bir aşılamaya gidilmelidir.
Bu sistem insanı öncelik etmiyor. Deprem ve tsunami için teknolojik olarak mümkün olan erken uyarı sistemi kurulmadığı için Güneydoğu Asya büyük bir felaket yaşadı. Türkiye’de de ne 1999 depremi öncesi ne de sonrası önlem alınmadı. Sistemin petrole dayalı ekonomi tercihlerinden dolayı topyekün doğa felaketlerine doğru sürükleniyoruz. Sadece kuş gribi değil deli dana gibi hastalıklar, hayvanların ve gıdaların doğanın dengesini bozan bir şekilde yetiştirilip üretilmesinden kaynaklanıyor. Günümüzde bitkilerin genleriyle oynanıyor ve bunun ne kadar büyük bir soruna yol açacağı sürekli gizleniyor. Bu sistem kar hırsı nedeniyle insan, hayvan, bitki ve iklimiyle bütün çevreyi tehdit ediyor. Savaşlara yüz milyarlarca dolar harcanırken sağlımız için en temel önlemler şirket patent hakları için feda ediliyor. Bu sistemin önceliklerini sorgulamamız bir ölüm kalım meselesidir.

İnsandan insana bulaşması an meselesi!

Muzaffer Düzgünoğlu
Kuş gribi (avian influenza) sadece kuşlarda ve daha seyrek olarak da domuzlarda görülen bulaşıcı bir viral enfeksiyondur. Kuş gribine neden olan virüs son üç yılda Güneydoğu Asya ülkelerinde tür bariyerini geçti, yani hayvandan insana atladı.
İnfluenza A virüslerinin sadece H5 ve H7 subtipleri kümes hayvanları ve kanatlılarda ciddi hastalığa neden olmaktadır. Kümes hayvanlarında bu virüsler hafif ve ağır seyirli olmak üzere başlıca iki tipte hastalığa yol açarlar. Hafif hastalık yapan virüs kanatlı hayvan topluluğu içine girdikten sonraki birkaç ay içinde mutasyona uğrayarak ciddi hastalık yapan forma dönüşebilir.Grip virüsleri genetik yapısı en çok rekombine olan yani değişen formlardır. Virüs dünyanın bir yerinde ortaya çıktıktan sonra dünyanın diğer tarafına vardığında yapısı değişmiş olur. Kuş gribi etkeni insanda hastalık yapmayacak formdayken hastalık yapar hale gelmiştir. İnsandan insana bulaşmaz iken bulaşır hala gelmesi ise hiç de zor değildir.
Eğer Türkiye’de olduğu gibi yaygın alanlarda enfeksiyon görülmeye devam ederse, mevcut insan grip virüsleriyle gen değişimi yaparak yada mutasyona uğrayarak salgın yapar forma dönüşmesi mümkün hale gelecektir. Bu durumda on milyonlarca insan ölebilir. Bu önlenemez bir durum değil. Var olan grip aşılarıyla bu virüsün bulaşma oranı ciddi olarak düşürülmektedir.

Virüs üretiliyor!

Carol Williams
Kuş gribi yüzyıllardan beri bilinen bir hastalıktır. Grip virüsü yabani ördeklerin sindirim sisteminde bulunuyor ama ördeklere zararlı bir etkisi olmuyor. İnsanlarda ve büyük baş hayvanlarda ise grip virüsü solunum yollarına yerleşiyor ve ölümcül bir etkide bulunabiliyor. Yabani ördeklerdeki kuş gribinden farkı da virüs yapısı uzun süreden beri değişime (mutasyona) uğrayabiliyor olmasıdır. Son dönemde kuş gribinin bir tehdit haline dönüşmesinin nedeni bu virüsün de artık değişime uğrar hale gelmesidir.
1980’ler sonrasında tavukçuluğun dev entegre tesislerde ve hayvanlar için çok kötü koşullarda yapılıyor olması virüslere değişime çok hızlı uğrayabilecekleri bir oyun sahasının oluşması anlamına geldi. Kuzey Amerika, Batı Avrupa, Brezilya ve Güney Asya’da yüz milyonlarca tavuğun üretildiği bölgeler bulunuyor. Ortalama bir tesiste 50 bin tavuk bir arada bulunuyor. Entegre tesislerde üretim çok yoğun bir şekilde gerçekleştiriliyor. Canlı hayvanlar ile kesim ve paketleme aynı ortamda bulunuyor. Bu da canlı hayvanlardan satış için hazırlanan ete virüs yayılması tehlikesini daha da arttırıyor.
Kuş gribi salgınından küçük üretici ve köylülerin sorumlu olduğu ise tam bir yalandır. Güney Asya’nın kuş gribi salgını ve insan ölümlerinin yaşanmasında bölgenin en büyük entegre tesis şirketi CP’nin sorumluluğu tespit edildi. Gıda ve Tarım Örgütü FAO’nun Güney Asya Direktörü He Changchui, Kasım 2003’de Tayland’da salgının patlak vermesini değerlendirirken hayvan üretimindeki yoğunluğun nüfus yoğunluğu ile birleştiğinde hastalığın oluşması ve yayılmasında yeni yollar açtığına dikkat çekti. Dahası, tavuklar hastalıktan kırılırken entegre tesislerdeki üretim arttırıldı. Taylandlı sendikacılar, entegre tesislerde hastalık bulunduğunu, şirketlerin bu hasta hayvanları paketlettirip ihraç ettirdiğini tespit ettiler. Bu, bile bile katliamdır.

Antikapitalist; Sayı 36; Şubat 2006

'Türkiye'de Durum' sayfasına dön
sayfa başına dön