|
Kuş Gribi:
Cehalet değil kapitalizmin hastalığı
Kuş gribi Türkiye’de görüldüğünden beri bunun bir cehalet hastalığı olduğu
vurgusu yapılıyor. Ancak hükümet, entegre tesis sahipleri ve ilaç şirketleri,
bile bile milyonlarca insanın hayatını tehlikeye atıyorlar. Hükümet göçmen
kuşların her yıl uğradığı Manyas gibi göller etrafında en basit önlemi
bile almadı ve hastalığın yerli kanatlılara bulaşmasına göz yumdu. Kuş
gribi virüsünün insana bulaşır hale gelmesinin sorumlusu büyük tavuk çiftlikleridir
(bkz. Virüs üretiliyor). Ayrıca bu hayvanları aşılamadılar. Aşıyı üreten
Roche şirketi ise patent haklarını elinde bulunduruyor ve farklı şirketlerin
bunu üretmesine izin vermiyor. Dolayısıyla insanların kuş gribinden ölmesi
ve milyonlarca insanın hayatının tehlikeye atılmasının asıl sorumluları
bu şer üçgenidir. Kendi yarattıkları ve yayılmasına karşı önlem almadıkları
bir sorun için bu toplumun en yoksullarını suçlayacak kadar da utanmazlar.
Göç eden kuşların konaklama yerleri kontrol altına alınmalı. Bu şekilde
hastalığın kümes hayvanlarına yayılması engellenebilirdi. Kümes hayvanları
kuş gribine karşı aşılanmalı. Önlemlerin bütün ülkelerde alınması da bir
zorunluluk. Bu sayede kuş gribinin insandan insana bulaşma riski azaltılabilir.
Ancak bu yöntem, hastalığın ortaya çıktığı bölgelerdeki hayvanları itlaf
etmekten oldukça PAHALI. Bu yüzden hayvanların hastalanması bekleniyor.
Fakat özellikle Güneydoğu Asya’daki deneyimler hayvanların itlaf edilmesi
gibi sınırlı yöntemlerle, hastalığın bir süre için ortadan kaybolduğunu,
sonra daha kısa aralıklarla ve daha etkili bir şekilde ortaya çıktığını
gösteriyor.
Kuş gribi şu anda insandan insana bulaşma yetisi kazanmadı. Ancak bizim
en kötü senaryolara hazır olmamız gerekli. 1918’de 1. Dünya Savaşı’nın
sonunda 50 milyondan fazla insanın ölmesine neden olmuştu. Hastalığın
ilk olarak Avrupa’daki cephelerde kendini göstermesi şaşırtıcı değil.
Kötü beslenme ve sağlıksız ortamlar bu hastalık için –ve tüm hastalıklar
için- en uygun koşulları hazırlıyor. Bugün en korkunç tahminler 1 milyar
insanın kuş gribi nedeniyle ölebileceğini gösteriyor. Dünya nüfusu 1918’e
göre oldukça artmış durumda. Kıtalar arası seyahatler çok daha kolay ve
kısa sürede yapılabiliyor. Kentlere göçler sonucu oluşmuş alt yapısız,
sağlıksız yerleşim bölgeleriyle birlikte bu rakamlar gerçekleşebilir görünüyor.
Bu yüzden kuş gribi insandan insana geçme yetisi kazanmadan kalıcı tedbirler
alınmalı.
Bugün kuş gribiyle başa çıkabilecek teknoloji ve imkanlar var. En etkili
aşı geliştirilerek herkese yetecek düzeyde üretilmeli. Var olan aşıların
patentinin Roche şirketinde olduğuna bakılmamalı. Brezilya ve Güney Afrika’nın
AİDS ilaçlarında yaptığı gibi üretime geçip yaygın bir aşılamaya gidilmelidir.
Bu sistem insanı öncelik etmiyor. Deprem ve tsunami için teknolojik olarak
mümkün olan erken uyarı sistemi kurulmadığı için Güneydoğu Asya büyük
bir felaket yaşadı. Türkiye’de de ne 1999 depremi öncesi ne de sonrası
önlem alınmadı. Sistemin petrole dayalı ekonomi tercihlerinden dolayı
topyekün doğa felaketlerine doğru sürükleniyoruz. Sadece kuş gribi değil
deli dana gibi hastalıklar, hayvanların ve gıdaların doğanın dengesini
bozan bir şekilde yetiştirilip üretilmesinden kaynaklanıyor. Günümüzde
bitkilerin genleriyle oynanıyor ve bunun ne kadar büyük bir soruna yol
açacağı sürekli gizleniyor. Bu sistem kar hırsı nedeniyle insan, hayvan,
bitki ve iklimiyle bütün çevreyi tehdit ediyor. Savaşlara yüz milyarlarca
dolar harcanırken sağlımız için en temel önlemler şirket patent hakları
için feda ediliyor. Bu sistemin önceliklerini sorgulamamız bir ölüm kalım
meselesidir.
İnsandan insana bulaşması an meselesi!
Muzaffer Düzgünoğlu
Kuş gribi (avian influenza) sadece kuşlarda ve daha seyrek olarak da domuzlarda
görülen bulaşıcı bir viral enfeksiyondur. Kuş gribine neden olan virüs
son üç yılda Güneydoğu Asya ülkelerinde tür bariyerini geçti, yani hayvandan
insana atladı.
İnfluenza A virüslerinin sadece H5 ve H7 subtipleri kümes hayvanları ve
kanatlılarda ciddi hastalığa neden olmaktadır. Kümes hayvanlarında bu
virüsler hafif ve ağır seyirli olmak üzere başlıca iki tipte hastalığa
yol açarlar. Hafif hastalık yapan virüs kanatlı hayvan topluluğu içine
girdikten sonraki birkaç ay içinde mutasyona uğrayarak ciddi hastalık
yapan forma dönüşebilir.Grip virüsleri genetik yapısı en çok rekombine
olan yani değişen formlardır. Virüs dünyanın bir yerinde ortaya çıktıktan
sonra dünyanın diğer tarafına vardığında yapısı değişmiş olur. Kuş gribi
etkeni insanda hastalık yapmayacak formdayken hastalık yapar hale gelmiştir.
İnsandan insana bulaşmaz iken bulaşır hala gelmesi ise hiç de zor değildir.
Eğer Türkiye’de olduğu gibi yaygın alanlarda enfeksiyon görülmeye devam
ederse, mevcut insan grip virüsleriyle gen değişimi yaparak yada mutasyona
uğrayarak salgın yapar forma dönüşmesi mümkün hale gelecektir. Bu durumda
on milyonlarca insan ölebilir. Bu önlenemez bir durum değil. Var olan
grip aşılarıyla bu virüsün bulaşma oranı ciddi olarak düşürülmektedir.
Virüs üretiliyor!
Carol Williams
Kuş gribi yüzyıllardan beri bilinen bir hastalıktır. Grip virüsü yabani
ördeklerin sindirim sisteminde bulunuyor ama ördeklere zararlı bir etkisi
olmuyor. İnsanlarda ve büyük baş hayvanlarda ise grip virüsü solunum yollarına
yerleşiyor ve ölümcül bir etkide bulunabiliyor. Yabani ördeklerdeki kuş
gribinden farkı da virüs yapısı uzun süreden beri değişime (mutasyona)
uğrayabiliyor olmasıdır. Son dönemde kuş gribinin bir tehdit haline dönüşmesinin
nedeni bu virüsün de artık değişime uğrar hale gelmesidir.
1980’ler sonrasında tavukçuluğun dev entegre tesislerde ve hayvanlar için
çok kötü koşullarda yapılıyor olması virüslere değişime çok hızlı uğrayabilecekleri
bir oyun sahasının oluşması anlamına geldi. Kuzey Amerika, Batı Avrupa,
Brezilya ve Güney Asya’da yüz milyonlarca tavuğun üretildiği bölgeler
bulunuyor. Ortalama bir tesiste 50 bin tavuk bir arada bulunuyor. Entegre
tesislerde üretim çok yoğun bir şekilde gerçekleştiriliyor. Canlı hayvanlar
ile kesim ve paketleme aynı ortamda bulunuyor. Bu da canlı hayvanlardan
satış için hazırlanan ete virüs yayılması tehlikesini daha da arttırıyor.
Kuş gribi salgınından küçük üretici ve köylülerin sorumlu olduğu ise tam
bir yalandır. Güney Asya’nın kuş gribi salgını ve insan ölümlerinin yaşanmasında
bölgenin en büyük entegre tesis şirketi CP’nin sorumluluğu tespit edildi.
Gıda ve Tarım Örgütü FAO’nun Güney Asya Direktörü He Changchui, Kasım
2003’de Tayland’da salgının patlak vermesini değerlendirirken hayvan üretimindeki
yoğunluğun nüfus yoğunluğu ile birleştiğinde hastalığın oluşması ve yayılmasında
yeni yollar açtığına dikkat çekti. Dahası, tavuklar hastalıktan kırılırken
entegre tesislerdeki üretim arttırıldı. Taylandlı sendikacılar, entegre
tesislerde hastalık bulunduğunu, şirketlerin bu hasta hayvanları paketlettirip
ihraç ettirdiğini tespit ettiler. Bu, bile bile katliamdır.
Antikapitalist; Sayı 36; Şubat
2006
'Türkiye'de Durum' sayfasına dön
sayfa başına dön |
|