|
Ö z e l
l e ş t ir – M E !
Telekom ve Mersin Limanı’nın satışıyla özelleştirmelere yeniden
hız verildi. Özelleştirmelere karşı mücadelenin de genelleşmeye ve hız
kazanmaya ihtiyacı var.
Hükümet son dönemde özelleştirmelere yeniden hız verdi. Erdoğan büyük
sermayeli kuruluşlar da dahil kamu sektöründeki çok sayıda şirketin özelleştirileceğini
söylüyor.
Telekom ve Mersin Limanı özelleştirildi sırada Erdemir, Tüpraş, İsdemir,
Tekel var. Sonbaharda da kamu bankalarının mezada çıkarılması üzerine
duruluyor.
Erdemir’in yüzde 49.36'lık kamu payı özelleştiriliyor. Erdemir Türkiye'nin
en büyük yassı çelik üreticisi olmakla birlikte 2004'te kârlılık sırasında
üçüncü durumda. TÜPRAŞ ise 2004 yılında gerçekleştirdiği 10.4 milyarlık
üretim satışıyla en büyük 500 şirketten birincisi oldu. Bir başka özelleştirilecek
kurum olan İsdemir ise 2004'ün en kârlı dokuzuncu şirketi.
Özelleştirmelerin meşrulaşması için genelde kamu kurumlarının zarar ettiği,
özelleştirmelerle kaynak sağlanacağı söylenir. Ancak pek çok kamu kurumu
hiçbir yatırım gerçekleşmediği halde -genel inanışın aksine-kâr ediyor.
Mersin Limanı "özellikle" yatırım yapılmamasına rağmen son beş
yılda 192 milyon dolar kâr etti. Bu kurumlar yatırımla çok daha iyi hale
getirilebilir. Dolayısıyla “kurumlar zarar ediyorlar, kamu maliyesine
yük getiriyor” söylemleri bariz bir yalandan ibarettir.
Özelleştirmeler kimin için?
Maliye Bakanı Unakıtan’ın sözleri duruma biraz açıklık getiriyor: “Kâr
edeni de zarar edeni de satarız. Özel sektörün önündeki taşların hepsini
temizlememiz lazım." Özel sektörün önünden temizlenen taşlar ise
üretenlerin yolunu tıkamak, hayatını darmadağın etmek için kullanılıyor.
Özelleştirilen pek çok kurumda toplu işten çıkarmalar ve büyük oranda
işçilerin sendikasızlaştırılması görülüyor. Özelleştirilen kurumların
daha fazla kâr edeceği iddiası da ancak emek sömürüsünü arttırarak gerçekleştirilebilir.
Kârı arttırmak daha az sayıda işçiyi, daha uzun süre, daha düşük ücretlerle
çalıştırmak demektir. Bütün dünya deneyimleri, özelleştirme sonrasında
işsizlik ve sendikasızlaşma ile birlikte, şirketlerin daha düşük kalitedeki
mal ve hizmetleri çok daha pahalıya sattıklarını gösteriyor.
İşçi ve yoksullara kazık
Açıkça şirketler kârları ceplerine indirmek için hem üreticileri hem de
bu hizmetlere ihtiyacı olan yoksulları kazıklıyorlar. Özelleştirmeler
işçi sınıfı güçsüzleştiriyor. Özellikle kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi
yalnızca parası olanın hizmet göreceği anlamına geliyor. Böylece özel
sektör önündeki taşlardan arınmış yoluna devam ederken siz hastaneye gidemediğiniz
için yataktan çıkamıyor olabilirsiniz. Sonuçta onlar kâr ederler, ama
biz hizmet alamayız.
Özelleştirmeler yerli olsun yabancı olsun küçük bir azınlığın çıkarına.
Onların çıkarına olan, bizim haklarımızın çiğnenmesi anlamına geliyor.
Bu nedenle özelleştirmelere karşı “vatanı sattırmayacağız” hattından bir
karşı duruşu örgütlemek mümkün değildir. Küreselleşme ve özelleştirmenin
geldiği noktaya bakarsak yeryüzündeki bütün vatan sahipleri egemenler
“al gülüm ver gülüm” noktasına anlaşmıştır. Hangi vatandan olursa olsun
sermaye ve egemenlerin ortak dertleri kârın temel kaynağı olan emek sömürüsünü
arttırmaktır.
Bu açıdan sendika ve odaların özelleştirmeye karşı başlattıkları yeni
kampanyanın sorunun kime satıldığı değil özelleştirmenin kendisi olduğuna
vurgu yapması ve Petrol-İş’in TÜPRAŞ özelleştirmesine karşı “yerli, yabancı
veya melez hiç birisi ele geçiremez” söylemini öne çıkartmaya başlaması
doğru bir muhalefet anlayışının önünü açmaktadır.
Durdurabiliriz!
Mersin Limanı işçileri özelleştirmeye karşı 14 Temmuzdan beri iş yerlerini
terk etmiyorlar. Limanın özelleştirilmesine karşı mücadeleye devam edeceklerini
söylüyorlar. Erdemir işçileri de Erdemir'in özelleştirilmesine karşı çıkıyorlar.
SEKA direnişi bizim için önemli bir deneyimdi. Bir yandan hükümetin işçilerin
direnişi sonucu nasıl geri adım attığını gördük. Ama öte yandan yeterince
destek oluşturulmadığı için mücadele genelleşip kitleselleşmedi ve güçsüz
kaldı. SEKA'nın belediyeye devrini engelleyemedik.
Ancak hiçbir zaman geç değil. Bolivya halkı doğalgaz rezervlerinin kamulaştırılması
için isyan etti, özelleştirmeci hükümetleri defetti. Aynı isyan düzeyinde
olmasa da dünyanın yer yerinde egemenlerin neo-liberal gündemine karşı
tutum, mücadele ve direnişler söz konusu ve bunlar güçleniyor.
Böyle bir dünya manzarası içinde özelleştirmeleri durdurma mücadeleleri
yalnız değildir. Kazanmak için yeter ki tek tek mücadeleleri birleştirelim,
kitleselleştirelim…
Özelleştirmelere karşı ortak mücadeleye
Makina Mühendisleri Odası, Elektrik Mühendisleri Odası, KESK ve Haber
Sen ilk aşamada Telekom olmak üzere, Tüpraş ve Petkim’in de aralarında
bulunduğu özelleştirmelere yönelik bir kampanya başlatarak tüm özelleştirmelere
karşı ortak mücadele çağrısı yaptılar.
Kampanyayı duyuran basın açıklamasında şöyle deniliyor:
“Özelleştirmeye yönelik kimi 'karşı çıkışlar' 'özelleştirme sürecinin
teknik yönleri' öne çıkarılarak ya da yabancı sermayeye satış sorunlaştırarak
yürütülüyor.
Özelleştirmeler, yerli-yabancı karşıtlığının ötesinde bu sürece yön veren
küreselleşme ve neo-liberal politikalar dikkate alınarak karşı çıkılmalıdır.Özelleştirmeler
konusunda asıl sorunlaştırılması gereken konu sermayenin kendisidir. Biz
gerçekleşen özelleştirmelerin yöntem ve zamanlamasına değil, özelleştirmenin
bizatihi kendisine karşı olduğumuzu ifade ediyoruz.
Özelleştirmeler bir yandan kamu mülkiyetinin sermayeye devri ile gerçekleşirken
diğer yandan da kamu hizmetlerinin ticarileşmesi ve paralı hale getirilmesini
içermektedir. Biz, kamusal alanın sermayeye devrini içeren bu uygulamalara
karşı kamusal yararı ön plana alan kamu mülkiyetini ve kamusal hizmeti
savunuyoruz.”
Telekom Satışı İptal Edilmelidir!
- Haberleşme altyapısı doğal tekel konumundadır. Rekabete açılma olanağı
yoktur.
- Telekomünikasyon alanında rekabet olanağı yoktur. Önce serbestleşmenin
sağlanması ardından da özelleştirmelerle tekelleşmenin önleneceği varsayımı
bir başka liberal söylemdir. Rekabet Kurulu kararına da temel oluşturan
Kablo TV altyapısının Türk Telekom'a alternatif olabilmesi teknik olarak
olanaklı değildir. Tüm ülkenin GSM, Internet UMTH gibi haberleşme hizmetlerinin
alt yapısı Telekom tarafından karşılanmaktadır. Bu alanda rekabet sağlanamayacağından
Telekom'un özelleşmesi halinde telekomünikasyon alanında özel tekel oluşacaktır.
- Ülke kaynakları ile oluşturulmuş telekomünikasyon altyapısının halkın
ihtiyaçları için değil sermayenin çıkarları için kullanılmasına izin verilemez.
Türk Telekom'un satışı kamu çıkarlarına aykırıdır.
- Telekom'un özel tekel haline gelmesiyle, hizmet kalitesi ülkenin her
kesimine eşit olarak yayılamayacaktır. Yüksek fiyatlar ve kalitesiz hizmet
ile karşı karşıya kalınacaktır. (Kampanya açıklamasından alınmıştır)
'Türkiye'de Durum' sayfasına dön
sayfa başına dön |
|