Güncelleme:
08.11.2006
             

 

Site içi arama


google'da ara
antikapitalist'te ara


NATO’nun Bombaladığı Sırp İşçiler Devrim Yaptı

Geçen ay Sırbistan Başkanı Slobodan Miloseviç'in tabandan yükselen kitlesel grev ve gösterilerle devrilmesi herkesi şaşırttı. Batı medyası gösteriler başladığında "halkın iradesi"nden bahsederken hareketin öfkesi ve başarısı karşısında hızla ağız değiştirdi ve "ama aşırıya kaçıyorlar" demeye başladı. Generallerin muhalefetle el ele verip düzenin istikrarını acilen sağlaması gerektiğini tartıştı.

Yugoslavyalılar dağılma sürecinde, Kosova sorununda ve NATO bombardımanı altında milliyetçilik cenderesiyle Miloseviç etrafında birleşmişlerdi. Aynı Yugoslavyalılar, "artık yeter" dediler. Yapılan genel seçimlerde "değişim" için oy verdiler ve hem batı emperyalizmine karşı tutum almış, hem de Sırbistan'da hakim olan kirlenmişliğe pek bulaşmamış bir lider olarak algıladıkları Kostunica'ya yöneldiler. Seçim sonuçlarının tanınmaması ardından "değişim" taleplerinin arkasında durarak "böyle geldiyse böyle gitmeyecek" diyerek sokaklara döküldüler. Miloseviç'in oy deposu olarak bilinen Koubara madencileri greve çıkarak devrimde anahtar rol oynadılar. Bölgeye akın eden polis ve generallerin baskısı ve tutuklanmalara direnerek mücadele etmek isteyen herkese güven verdiler.

Miloseviç'i düşüren ve Kostunica'yı iktidara taşıyan aşağıdan gelen bir devrim olduğu için kitleler talepleri için mücadeleye devam ediyorlar. Sırpistan'ın her yerinde işçiler nefret ettikleri yöneticileri de deviriyorlar. Smederevo'da 11 bin işçi yöneticinin istifası için grev tehdidinde bulundular. Nis'de devlet eliyle işletilen Nitex tekstil fabrikası aynı taleple işçiler tarafından kuşatıldı. Belgrad'da ülkenin en büyük ithalat-ihracat şirketi Genex'in işçiler tarafından ablukaya alınması sonucu yöneticisi istifa etmek zorunda kaldı.

Kostunica'nın temsilcileri şimdi kendisini iktidara taşıyan bu hareketi durdurmak için fabrika fabrika geziyor, işçileri sükunete çağırıyorlar.

Miloseviç'in şeceresine sahip olmasa da işsizlik, yoksullaşma ve baskıyla el ele yürüyen neo-liberal politikaları uygulamak isteyen ve AB ile uyumu amaçlayan Kostunica onu iktidara taşıyanlara ihanet edecektir.

Milyarlarca dolara mal olan ve Sırbistan'ın altyapısında 50 milyar dolarlık yıkıma neden olan NATO bombardımanını "demokrasi" adına gerçekleştirdiklerini iddia eden Batılı liderler bu durumdan memnun mu? Onlar, geçen Kasım ayında Seattle’da Dünya Ticaret Örgütü toplantısını, 26 Eylül'de Prag'da IMF-Dünya Bankası ortak toplantısını ve 6 Aralık'ta da Fransa'da yapılacak Avrupa Birliği Zirvesi'nin "değişim" isteyen yüzbinlerce gösterici tarafından ablukaya alınmasından ne kadar memnun olduysalar Miloseviç'in işçi ve öğrenciler tarafından devrilmesinden de o kadar memnunlar. Yani HİÇ memnun değiller. Çünkü tabandan kazanılan bir demokrasi iki ucu keskin bir kılıçtır. Hareket, sadece Miloseviç'i değil Kostunica'yı ve onun serbest piyasa politikalarını tırpanlama ve sermaye düzeninin temel taşlarını yerinden oynatma potansiyeline sahip.

5 Ekim'deki ayaklanmanın bir parçası olan ve gösterilerin örgütlenmesinde önemli bir rol oynayan Otpor Gençlik Hareketi sadece Miloseviç tarzı sosyalizmi reddetmiyor; Seattle ve Prag'da gördüğümüz duygularla kapitalist düzeni reddedişi de söz konusu. Gösterilerde üzerinde yumruk olan kızıl bayrakların dalgalanması Kostunica kadar ABD ve AB liderlerini de ürkütmektedir. Ordu ve muhalefetten elbirliği yaparak hemen düzenin istikrarının sağlanmasını istemeleri bu yüzden. Onlar hareketin devamından korkuyorlar. Bizler ise Miloseviç'in kitlesel bir ayaklanma ile devrilmesini, Balkanlar'da çok uzun yıllardan sonra aşağıdan bir alternatifin gelişmesini kutluyoruz. Sırp devrimi ezilenlerin şenliğinde yerini aldı.

Hareketin potansiyelini gerçekleştirmesi işçiler ve öğrencilerin talepleri için mücadeleye devam etmelerine bağlı. Sistemin taşlarını yerinde tutan patronlar, yöneticiler, ordu generalleri yerlerinden sökülüp atılmalı. Böylesi bir yönelim var, güçlenerek devam etmeli. 1974 Portekiz Devrimi de eski yöneticilerin temizlenmesi için "saneamento" hareketine girişmişti. İşçiler kendi çalışma ve yaşam koşulları kadar medya, ordu ve polis üzerinde tabanın kontrolünü sağlamak üzere adım atmalı. Sadece hükümeti değil, tüm devlet erki ve ardındaki ekonomik altyapı işçi kontrolüne geçmeli.

Farklı etnik grupların barış içinde yaşabilmesi eşitliğe dayanan bir federasyonla mümkün olabilir. Yugoslavya'nın dağılma sürecinde en az Miloseviç kadar milliyetçiliği körükleyen Hırvat Başkanı Tudjman'ın ölümü, yerine geçen Stipe Mesic'in savaş suçlusu generalleri temizlemesi, Bosna'nın milliyetçi Başkanı Izetbegoviç'in yerel seçimlerde daha soldaki bir sosyal demokrat parti tarafından yenilgiye uğratılması bölgede eşitliğe dayanan bir federasyonun önünü açmaktadır.

Ancak başlayan ve süren bir devrim Sırbistan'ın sorunlarıyla baş edebilir ve serbest piyasa düzenine alternatif geliştirebilir.

Her devrimde olduğu gibi Sırbistan'da da nefret edilen bir diktatöre karşı demokrasi için geniş bir birlik sağlandı. Portekiz'deki Karanfil Devrimi'nin üzerinden bir yıl geçmeden hareketin içinde devrimi ilerletmeye ve sınırlamaya çalışanlarla sınıf kutuplaşması ortaya çıkmıştı. Sırbistan da benzer bir sürece gebe. İşçiler başlattıkları devrimi kazanmak için kendi sınıf çıkarları etrafında hareket etmek ve bunun için gerekli bağımsız politik örgütlenmelerini yaratmak zorundalar. Demokratik devrim bu şekilde sosyal bir devrime dönüşebilir.

Kostunica, IMF ve Avrupa liderleri bölgede kendi kontrollerini kurmak için ellerinden geleni yapacaktır. 6 Aralık Nice'deki AB Zirvesine karşı mümkün olan en büyük gösteriler ve bizlerin bulunduğumuz her yerde IMF ve AB politikalarına karşı güçlü direnişimiz Sırbistan'da mücadele edenlere güç verecektir. Tıpkı, Sırp işçi ve öğrencilerinin devriminin "böyle gitmek zorunda değil; değişim için mücadele etmek ve kazanmak mümkün" fikrini bizler için biraz daha gerçek kıldığı gibi...

Antikapitalist; Sayı 3; Kasım 2000

'Dünyada Durum' sayfasına dön
sayfa başına dön