Fransa’da durum – bahar
2003
SICAĞI SICAĞINA FRANSA
Fransa'dan yüreğimizi hoplatan haberler alıyoruz: 3
milyon işçi grev yaptı, liseliler 400 okulda işgal ve boykotla greve destek
verdi. Paris'te eylemler devam ediyor... Evian'da G8 toplantısı, hareketin
bir sonraki buluşma yeri... Fransa'daki kardeş grubumuz L'etincelle ve
ACG (Savaşa Karşı Eylem) grubu aktivisti Güneş'le Fransa'da sistem ve
hareket üzerine antikapitalist bir sohbet yaptık:
-Fransa'da bir şeyler oluyor son zamanlarda. Hayırdır?
-13 Mayıs günü sabahtan akşama kadar sokaktaydık. Çünkü grev vardı, 400
kadar lise de ders boykotu yaparak grevdeki işçileri desteğe çıkmıştı.
Meclis yeni bir emeklilik yasası geçirmeye çalışıyor. Paris'te 500,000,
Fransa genelinde 1,5 milyon kişi eylem yaptı. 12 saat boyunca sokaklar
bizimdi. Akşam vakti eylem biterken yağmur yağıyordu, ama yağmura aldıran
yoktu. İnsanlar bir birlerine sarılarak zaferimizi kutluyorlardı ve bazı
işçiler " 1,5 millione, 3 millione, revolusione!" yani "devrim!"
diye slogan atıyorlardı.
-29 Mayıs-1 Haziran'da Fransa-İsviçre-İtalya sınırındaki Evian kasabasında
G8 zirvesi olacak; siz de orada olacaksınız değil mi?
G: Evian'da G8 zirvesine alternatif bir buluşma olacak, Cenova'daki gibi.
Yalnız bu kez iki sorun var. Fransa hükümeti toplantıyı dağ başında, gözlerden
ırak bir yerde yaptırıyor. Üstelik devlet ordusuyla, jandarması ve polisiyle
haftalar öncesinden bölgede konuşlandı. Bu birinci sorun. Biz eylemlerimizi
herkesin gözü önüne çıkarmak, sokaklarda bağırıp çağırmak ve görünür olmak
istiyoruz. Gerçi bir taraftan da buna hareketin zaferi diyebiliriz. Artık
bizden çekinmeye başladılar. İsviçre hükümeti Fransa'dan toplantıyı ertelemesini
veya başka bir yere almasını istedi. Nerdeyse G8'i yaptırmamayı beceriyorduk.
İkinci sorun da Fransa'da, İngiltere'deki Stop the War Coalition'a benzeyen
ve Evian'ı yerellerde ören grupları merkezileştirecek bir koordinasyonun
olmaması. Bu sebeplerden dolayı Cenova'daki son G8 kadar kitlesel olmayabilir.
Ama yükselen bir sistem karşıtı hissiyat olduğunu biliyoruz. Bunu doğrudan
eyleme dökmek isteyenler Evian'a
gelecek. Biz Evian'ı anlatırken G8'in savaş sonrası paylaşım zirvesi
olacağını söylüyoruz ve savaş karşıtı havayla varolan sistem karşıtı hissiyatı
birbirine bağlıyoruz.
Ama her şeye rağmen ses getiren bir eylem olacağı kesin.
- Sistem karşıtı bir havadan bahsediyorsun. Başbakan Chirac savaşa girmeyerek
hareketin güvenini kazanmadı mı peki? Neye muhalefet var?
-Chirac'ın savaşa girmeme politikası hareketin sıkıştırması sonucu oldu.
Ancak Chirac ABD'yi tamamen dışlamayı da göze alamazdı. Cibuti'deki Fransız
üslerini ABD'ye açtı, savaş süresince Fransız ordusunu hazır bekletti.
G8 öncesinde de ABD'yi kastederek "Bizim ortak çıkarlarımız farklılıklarımızdan
daha fazla" diye açıklama yaptı; yapmak da zorundaydı. Fransa'nın
en büyük petrol şirketi Elf, petrolünü Irak'tan çıkarıyor. Savaş sonrasında
Elf Irak petrollerinden pay alamazsa büyük bir kriz ve iflasla karşı karşıya
kalacak. Ama kamuoyuna görünen yüzünde Franız hükümeti savaşa girmeyeceğini,
karşı olduğunu söyleyerek hareketten ATTAC'ın desteğini almıştı. Fransız
hükümeti, ABD'nin tek egemen olduğu bir dünyaya karşı, ama bunun alternatifini
çok imparatorluklu bir dünya düzeni olarak koyuyorlar. ABD Irak'ı bombalamaya
hazırlanırken Chirac da yeni emperyalist projesiyle uğraşıyordu. Bu kapsamda
Afrika ülkelerini yıllarca kana bulayan, baskı altında yöneten diktatörler
Fransa'ya çağrıldı; Chirac bunları ağırladı, toplantılar sonunda Franko-Afrikan
dostluk bildirgesi yayınlandı. Tabi kimlerin dostluğu olduğu her halinden
belli. Fransa'da Afrikalı göçmenlere (hatta Afrika asıllı Fransa vatandaşlarına)
karşı tüyler ürperten korkunç muameleler var. Mesela Kenyalı biri en ufak
bir trafik cezası bile alsa sınırdışı ediliyor. Daha doğrusu tek bir kişiyi
sınırdışı etmek, yani onu bir uçağa koyup yollamak hükümete pahalı geldiğinden
önce tüm sınırdışı edilecek insanları bir yerde topluyorlar. Genelde havaalanlarının
mahzenleri gibi kimsenin bilmediği, görmediği yerler tabi bunlar. İçerde
işkencelerden geçen göçmenler, bir uçağı dolduracak sayıya ulaştıklarında
sınırdışı ediliyorlar. Al sana Fransa tarzı liberal demokrasi!
-Savaş karşıtı hareketin tüm bunlara tepkisi ne oldu? Savaş karşıtlığının
içinde antikapitalist bir refleks de var mı?
-Hareket, özellikle ACG, zaten savaşı büyük bir bütün olarak algılıyor
ve bunun üzerinden politika yapıyor. İsrail'in Filistin'e saldırısı ve
işgali, Afganistan, Irak, yarın belki Suriye... Chirac'ın savaş sırasındaki
ikiyüzlü tavrı, Afrika'yı arka bahçesi gibi kullanması... ACG ve Irak
savaşı sürecinde radikalleşen birçok grup ulusalcı olmamayı beceren bir
anti-emperyalist damar yakalamış durumda.
- Fransa'daki hareketten biraz bahseder misin? İçinde bulunduğun Savaş
Karşıtı Eylem grubu ACG nasıl bir grup?
-ACG, savaş karşıtlarının eylem birlikteliğini hedefleyerek kurulan ve
çok yakın zamana kadar kurumsal bir yapıya sahip olmayan, eylem içinde
örgütlenen bir grup. ACG'nin başarısı savaş karşıtı hissiyatın dışa vurulup
eyleme ve sokağa dökülmesine büyük ölçüde yardımcı olmasıdır. Birçok bağımsız
insan ACG pankartı altında ilk kez eyleme geldi. ACG kısa zamanda liselerde,
üniversitelerde, mahallelerde, yani yerelde örgütlenen bir birlikteliğe
dönüştü. Genel olarak mücadeleyi ileri ittiren motorlardan biri olmayı
başardı. Önümüzde Evian ve Selanik süreci var. Bu, savaş karşıtı hareketin
işçi sınıfıyla daha sağlam bağlar kurması için iyi bir fırsat.
-Kısaca Fransa'yı bize nasıl göstermek istersin?
-Küresel saldırı ve küresel direniş...Herkeste bir "68 yeniden"
havası var. Özellikle gençler çok heyecanlı. Geçenlerde ortalama bir Fransız
vatandaşını temsil eden emlakçım, "Fransa'da genç olmak tehlikeli
olmaya başladı" dedi.
Neo-liberal saldırı, işçi haklarına ve göçmenlere ilişkin yeni yasalar
gündemde; şurası açık ki, yakın geleceğin gündemi mücadele olacak...
DÜNYA
Saldırının küreselliği karşısında direniş küreselleşiyor.
ALMANYA-AVUSTURYA :
İşçi Sınıfı Ölmemişmiş!
17 Mayıs Cumartesi, Berlin'de 10 bin olmak üzere ülke genelinde eylemler
vardı. İşsizlik sigortası ve diğer sosyal güvenlik haklarından kesmek
ve işverene daha fazla işçi çıkarma serbestisi verebilmek isteyen Sosyal
Demokrat hükümete karşı, işçiler daha az çalışma saati talebiyle yürüdü.
Almanya'da 4,5 milyon işsiz varken Schröder'in böyle adımlar atması, sendikaların
olduğu parti tabanında büyük tepkilere neden oluyor.
Geçen hafta 6 bin Volkswagen ve Metal sendikası işçisi, iş saatlerinin
azalması talebiyle iş durdurma eylemleri yaptı. Sendika liderleri bu hafta
genel grev görüşmeleri için toplanıyor.
Avusturya'da sağcı hükümetin emeklilik haklarına saldırısını protesto
etmek için 1945'den beri en büyük kitlesel grev ve eylemler oldu.
FRANSA YİNE GREVLE SALLANDI
19 Mayıs Pazartesi, Fransa genelinde YİNE grev ve eylem günüydü. Öğretmenlerin,
belediye işçilerinin, memurların ve toplu taşıma çalışanlarının çok kitlesel
katıldıkları grev, emeklilik yasasına ve eğitim bütçesinin kısılmasına
dur demek için yapıldı. Öğrenciler de grevde olan öğretmenleriyle beraber
yerel eylemler yaparak grevi destekledi.
CGT verilerine göre ülkenin 115 kentinde 2 milyon insanin sokaklara döküldügü
genel grev, kamu ve özel sektör isçilerinin emeklilik haklarina yönelik
yeni saldirilari engellemeyi hedefliyor.
Gösterilerin gerçeklestigi birçok kentin yanisira Paris'te de sabah erken
saatlerden itibaren toplanmaya baslayan 250 bin emekçi, gece geç saatlere
kadar sokaklarda kalmaya devam etti. Demiryolu isçilerinin de katilimiyla
hayati büyük ölçüde durduran genel greve büyük bir katilim oldugu gözlendi.
Havayollari trafigi yüzde 50 oraninda aksarken, egitim emekçilerinin hemen
tamami greve katildilar. Hiçbir günlük ve bölgesel gazetenin basilamamasina
neden olan, birçok tv istasyonunun yayinini aksatan genel grev, kamu reformu
adi altinda gündeme getirilen mezarda emeklilik saldirilarinin geri çekilmesini
talep ediyor.
1995'ten beri Fransa'da yaşanan en büyük grev oldu. Hükümet sendika liderleriyle
görüşmek ve birkaç geri adım atmak zorunda kaldı; emeklilik tasarısında
küçük değişikliklere karşılık grevin sonlanmasını istedi. Yeni emeklilik
yasasında çalışma saatleri ve sosyal sigorta primleri artmasına rağmen,
emekli maaşlarının azalması isteniyor. Böyle bir yasada da reform söz
konusu olamaz. Bu yüzden de sendika tabanları kendi liderlerine de muhalefet
etmekten çekinmiyorlar.
CFDT sendikalar federasyonunun büyük kısmını oluşturan demiryolu çalışanları,
federasyonun liderlerini kınadı ve eylemlerini devam ettireceklerini söyledi.
Fransa'daki diğer sendikalar CGT, FO ve Eğitim sendikaları ise anlaşmayı
reddedip hükümet görüşmelerinden çekilerek, kitle halinde protestolara
devam edeceklerini açıkladılar. Önümüzdeki günlerde esas mücadele, hükümeti
alt etmesi çok muhtemel olan bu istikrarlı ve militan havayı devam ettirmek
isteyen sendika tabanlarıyla, çok da ileri götürmek istemeyen liderlikler
arasında olacağa benziyor.
GÜNEY KORE : Kamyon Şoförlerinin Büyük Zaferi
Kamyon şoförlerinin büyük zaferi!.. Pusan limanında maaş artışı, daha
az vergi ve daha az yol ücreti talebiyle grev yapan 5 bin kamyon şoförü
işlerini bırakarak dünyanın en büyük üçüncü limanını kapattılar. Birkaç
saat boyunca Güney Kore'nin ihracatını yaptığı kilit liman olan Pusan
durdu, ticaret durdu. Bunun üzerine hükümet grevin yasadışı olduğunu açıklayarak,
greve liderlik edenlerin tutuklanması için emir çıkardı. Bu da yetmedi,
ordunun bir kısmını Pusan'a yolladı. Ancak işçiler bir hafta boyunca direnerek
ve tüm ihracatın yolunu tıkayarak hükümete boyun eğdirdi. Kamyon şoförlerinin
taleplerinin çoğu kabul edildi.
Antikapitalist; Sayı 24; Haziran 2003
'Dünyada Durum' sayfasına dön
sayfa başına dön |