Güncelleme: 08.11.2006 |
|||
|
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
Rejim değişikliği sırası İran'da mı?Elaheh Rostami Povey Göstericiler, medyanın "Bush sempatizanları" nitelendirmesine karşın İsrail ve ABD'nin Ortadoğu politikalarına karşı çok öfkeliler. İran halkı, ABD ve İngiltere'nin Irak işgaline karşı bölgede artan tepkiyi izliyorlar. Ayrıca 1 milyon İranlı’nın öldüğü ve 1 milyonunun da kaybolduğu İran-Irak Savaşı’nda (1980-88) ABD'nin Irak ordusunu silahlandırdığını ve Saddam'ın Kürtlere karşı kimyasal silah kullanmasına göz yumduğunu da unutmadılar. Bush'un, demokrasinin neo-liberal versiyonu için yaptığı çağrı göstericiler arasında yankı bulmuyor. Demokratikleşme hareketlerini inşa eden bir çok müslüman kadın çarşaflarını yakmayacak. Onlar için özgürlük kimliklerinin, dinlerinin ve kültürlerinin inkarı üzerine yükselmiyor. Laik kadınlar ise kıyafet özgürlüğü için çaba harcıyorlar. Daha da önemlisi, kadınları ikinci planda tutan İslami kuralları yok etmek için mücadele ediyorlar. 1996 ve 2003 arasında kadınlar, öğrenciler, işçiler ve gençler somut taleplerinin bir kısmını mücadeleyle kazandılar. Bu süreçte muhafazakarların otoriter kurallarını yıkabileceklerini, demokrasi taleplerini kazanma gücüne sahip olduklarını farkettiler. Değişim basıncı özellikle 1980'lerde İslami politikaları savunan ve süreç içinde İslamcılığın kısıtlayıcılığının farkına varan, dinci kadın ve erkek işçilerden geliyor. 80'lerden beri yaşanan ekonomik ve politik gelişmeler çok sayıda İslamcıyı radikalleştirdi. 80'ler İran-Irak savaşı ve yoğun bir politik baskının yaşandığı yıllardı. Devlet bu dönemde bağımsız işçi şuraları (meclisler) dahil tüm laik hareketleri acımasızca bastırdı. Şuraları ve dernekleri de İslamcılaştırıldı. Aynı zamanda sermayenin büyük bir kısmını elinde bulunduran ve ülkeyi terk eden Şah ve çevresinin mal varlıklarına el konuldu ve yeni bir kaynak dağıtımı gerçekleştirildi. Varoşlardaki gecekondular yıkıldı ve insanlar el konulan evlere yerleştirildi. İslamcı devlet, Şah'ın laik rejimi altında 60'lı ve 70'li yıllardaki gelişme sürecinden pay alamayarak marjinalleşen birçok İslamcıya maddi ve ideolojik kaynak sağladı ve elde ettikleri gücü kullanma alanı açtı. 1988 yılında Irak'la olan savaş bitti ve petrolden elde edilen gelir savaş sonrası yeniden yapılandırma ve ekonomik gelişme için harcandı. Artan eğitim ve istihdam olanakları kadınlara kır ve kent işçilerine açıldı. Çarşaf ve cinsel ayrımcılık kadınları kamusal alandan çıkartma amacıyla gerçekleştirilmişti. Ne var ki bu politikalar birçok dindar kadının üniversiteye girebilmesini, çalışabilmesini, politik yaşamın bir parçası olması için fırsatlar yarattı. Bugün nüfusun %80'i okur-yazar. Batılılaşma ve modernleşme yolunda, kadınların %74'ü okur-yazar ve yüksek öğretimdeki kadın oranıysa %64. Ayrıca kayıtlı sektörlerdeki kadınların çalışma oranı 1970'lerde olduğundan %2 daha yüksek. İran, 1990'dan beri küresel pazarla bütünleşme süreci yaşıyor. Liberalleşme, yeniden yapılandırma politikaları ve subvansiyonların kesilmesi enflasyon ve işsizliği arttırdı. Bununla birlikte ücretlerin erimesi ve ödenmemesine, sağlık ve güvenlik harcamalarının azaltılmasına karşı gelişen tepki birçok işçi protestosuyla kendisini ifade etti. İşçiler taleplerini ekonomik alanla sınırlamadı. Birçok İslamcı işçi reformcu ve demokratik hareketlere katıldı ve bağımsız işçi şuraları ve derneklerin kurulması için tartıştı. İşçi organizasyonlarının islamcılık üzerinden ilerlemesinin gayri-müslimleri dışladığı ve şuraları zayıflattığı tartışıldı. Laik ve dindar kadınlar, özellikle aile yapısını belirleyen katı şeriat kurallarına karşı birlikte hareket edip bazı kazanımlar elde ettiler. Evlilik, boşanma, çocukların vesayeti konularında yapılan reformlar özellikle yoksul kadınların yararına işledi. 1997 ve 1999'deki başkanlık ve yerel seçimleri kadın ve öğrencilerin politik katılımı ıle muhafazakarlar için yenilgi, reformcular için ise tam bir zaferle sonuçladı. Yargıyı kontrol eden muhafazakarlar yaralı kaplan gibi saldırdılar ve Şubat-Mayıs 2000 arasında reformcu gazeteleri kapattı, gazeteci, aydın ve öğrencileri tutuklattılar. 2000'den 2003'e kadar kadın ve erkekler daha fazla reform için mücadele ettiler fakat meclisteki reformcuların sesizliğinden hayal kırıklığına uğradılar. 2003 yerel seçimleri demokratikleşme hareketlerindeki demoralizasyonun bir göstergesi oldu. Seçimlerin boykot edilmesi birçok reformcuyu meclis dışında bıraktı. Demoralizasyon, öğrenci hareketinin seçimden sonra İslama saygısız davranıkları bahanesi ile üniversitden atılan akademisyenleri savunmak üzere sokağa çıkmasıyla aşılmaya başlandı. Binlerce kadın ve erkek 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ü Tahran'da birlikte kutlandı ve eşitlik istedi. 1 Mayıs da daha fazla ücret ve daha iyi çalışma koşulları talebiyle kutlandı. Haziranda ise öğrenciler diğer hareketlerin de desteği ile baskıcı rejimin sona erdirilmesi için sokağa çıktı. İran halkı gerçek demokrasi için cesurca savaşıyor. Birçoğu, küresel düzeyde Irak savaşına karşı yürüyen milyonlardan etkilendi. ABD ve müttefiklerinin İran'a savaş açmak için zemin hazırladığına inanıyorlar. İran'ın nükleer endüstrisinin "kitle imha silahı" tartışmalarına malzeme edileceğinin farkındalar. Irak'ta Şiilerin ABD işgaline karşı mücadelesinden, Filistinlilerin İsrail'e karşı direnişinden etkileniyorlar. Irak'ta yaşananları, ABD'nin İran da ki doğal kaynakları da çalıp kültürlerini yok etmek üzere girişimde bulunacağı şeklinde yorumluyorlar. Savaş İran'a doğru genişlemeden önce, dünyanın her yerinde savaş karşıtı hareket ve ABD'nin emperyalist projelerini destekleyen rejimlere karşı mücadele güçlendirilmeli ve böylece İran'da gelişen demokrasi hareketi desteklenmelidir. Antikapitalist; Sayı 25; Eylül 2003 |
|||||||||||||||||||||||||||||||||