Güncelleme: 06.11.2006 |
|||
|
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
Dünyada Ekonomik KrizSadece Türkiye'de değil, Amerika'da ve bütün dünyada giderek derinleşen bir ekonomik krizin işaretleri var. Ocak'ın ikinci haftasında Japon borsası iki yıl içindeki en düşük seviyesine ulaştı. Toyota ve Japon İşverenler Birliği Federasyonu Başkanı Hiroshi Okuda, borsadaki düşüşün 1997-98'deki gibi önce Asya'yı ve sonra da bütün uluslararası mali piyasaları kaplayan panik gibi tetikleyici bir rol oynayabileceği konusunda uyararak, "mali sistem krizinin ortaya çıkma ihtimali güçlü" diyordu. Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi Japonya, geçen on yıl boyunca devam eden ekonomik bir kriz yaşıyor. Geçen yıl gerçekleşen sınırlı iyileşme hızla büyüyen ABD'ye ve yine temel olarak ABD'ye bağımlı durumda olan diğer Doğu Asya ülkeleriyle gerçekleşen ticaretin artmasına dayanıyordu. Amerikan ekonomisindeki bir daralma Japonya ve diğer Doğu Asya ülkelerinde bunalımı tetikleyici bir etki yaratabilir. Bu durum dünyanın geri kalanında da önemli sonuçlar yaratır. Bir çok şey Amerika'daki yavaşlamanın derinliğine dayanıyor. Önemli bir faktör borsanın durumu. Wall Street'deki dev spekülasyon balonu (özellikle Nasqad ileri teknoloji ve internet hisseleri indeksindeki) Amerika'daki "zenginlik etkisi" olarak adlandırılan ekonomik büyümenin devamını sağlayan kritik bir rol oynadı. Borsaya yatırım yapan orta sınıf aileleri hisse senetlerinin değerinin arttığını gördü. Daha zengin hissediyor, daha çok harcıyorlardı ve böylece mal ve hizmetler için talebi arttırıyorlardı. Şimdi zenginlik etkisi tersine işliyor. Hisse senedi fiyatları düştükçe yatırımcılar daha fakir hissediyor, harcamalarını kesiyor, taleplerini azaltıyor ve ekonominin yavaşlamasına yardımcı oluyorlar. Financial Times'daki yazısında, tarihçi David Schwartz, Nasdaq indeksindeki müthiş büyümenin geçen Martta "modern zamanların en büyük borsa balonu" haline dönüşmesiyle Wall Street'deki büyümenin 1929 Ekim'inde çöküşe ve 1930'larda Büyük Bunalıma yol açması arasıdaki benzerliklerin altını çiziyordu. Schwartz, 5000'in üzerindeki bir noktadan 2300'lere inen Nasdaq indeksinin 1600'lere kadar düşebileceği tahmininde bulunuyor. Elbette, ABD Merkez Bankası Başkanı Alan Greenspan bunu durdurmak için elinden geleni yapacaktır. Bu nedenle banka 3 Ocak'ta sürpriz bir hareketle faiz oranlarında yarım puanlık bir indirim gerçekleştirdi. Greenspan'ın bu müdahalesinin anlık krizi ertelemesine rağmen, nihai çöküş geldiğinde durumu daha da kötüleştireceğini tartışanların sayısı giderek artıyor. 1998 sonbaharında Greenspan ve diğer büyük merkez bankacıları faiz oranlarında bir dizi hızlı kesinti yaptı. Böylece, Ağustos ayında Rus parasının çöküşü sonrasında hızla bütün sisteme yayılan finansal panik durumunu kontrol altına aldı. Ancak Greenspan mali piyasaları kurtararak spekülatörlerin gelecekteki kumarlarının Amerikan devletinin güvencesi altında olduğu inancını geliştirdi. Schwartz'ın ortaya koyduğu gibi "Her şeye muktedir Amerikan Merkez Bankası anlayışı yatırımcıların hisse senetlerini gerçekçi olmayan düzeylere çekmek için cesaretlendiriyor". Yeni yılın faiz oranı kesintisi de aynı etkiyi yapabilir, borsanın ve böylece Amerika'nın ekonomik büyümesinin bir süre daha devam etmesini sağlayabilir. Bu durum sonunda balon patladığı zaman gerçekleşecek olan şiddetli sarsıntıyı yalnızca erteleyecektir. Piyasa ekonomisi California'daki durum serbest piyasanın ne anlama geldiğini açıkça gösteriyor. Dünyanın en zengin ülkesinin en zengin eyaleti günlük bir buçuk saatlik elektrik kesintileriyle karşı karşıya. Neden? 1996'da elektrik dağıtımı özelleştirildi. Elektrik fiyatının hızla artmasına rağmen, üç özel şirketten ikisi iflasın eşiğinde. Üç şirketten biri olan Güney California Edison, borcunun 596 milyon dolarını nakit para ihtiyacı nedeniyle ödemeyeceğini duyurdu. Arz ve talebi birleştirmekte çok işlevsel olduğu iddia edilen "piyasa", elektrik talebinin artmaya devam edeceğini önceden göremedi. Toptan elektrik fiyatı en tepe noktasında yüzde 700 kadar arttı. Şimdi, California eyaletinin yönetimi elektrik alım satım işini ancak halen devlet kontrolünde bulunan Su Otoritesi aracılığıyla gerçekleştirebiliyor. Bir kez daha özel kapitalistler süper karlarını ceplerine atarken California işçileri artan elektrik faturaları ve vergiler nedeniyle elektrik için iki kat fazla ödeyecekler. California'daki elektrik krizi Amerikan ekonomisindeki ciddi bir aşağı gidişin diğer bir olası tetiği olarak tartışılıyor. Sadece iki California elektrik şirketinin, Southern California Edison ve Pasific Gaz ve Elektrik, 10 milyon dolarlık ödeyemedikleri borçları var. Amerika'nın son on yıllık ekonomik büyümesi büyük kişisel ve şirket borçlarına dayanıyor. Ortalama bir Amerikan ailesi bir yıllık geliri kadar borca sahip. Amerikan şirketleri çok büyük borç altındalar. Bir bütün olarak Amerikan ekonomisi günde 1 milyar dolarlık dış ticaret açığına sahip. Bu ancak çok büyük oranda borçlanarak mümkün olabilir. Cep telefonu lisanslarının çok yüksek fiyatlardan son tur satışları (Türkiye'deki gibi) dünya sistemindeki toplam borç miktarını arttırdı. Bu borcun nasıl geri ödeneceğini kimse bilmiyor. Krizler ertelenebilir ancak bu borçların ödeme zamanı geldiğinde insanlar ve şirketler iflas etmeye başladığında gerçek ekonomide çok ciddi bir çöküş gerçekleşecektir. Türkiye'deki bankaların batması bu dünya sürecinin bir parçası. Hala bize Etibank ve Sümerbank gibi özelleştirilip batan bankalar için çözümün tekrar özelleştirmek olduğunu söylüyorlar. Tüm bunlar 1930'lardaki kadar derin bir ekonomik krizle karşı karşıya olduğumuz anlamına gelmiyor. Kapitalizmin büyüme ve bunalım döngüsünün vahşi gerçekliği, her şeye çözüm olarak gösterilen "piyasa" söylemlerinin ne kadar tehlikeli bir saçmalık olduğunu gösteriyor bizlere ve her zaman olduğu gibi faturayı işçilerin ödemesi bekleniyor. Antikapitalist; Sayı 5; Şubat 2001
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||