Güncelleme: 06.11.2006 |
|||
|
|
||||||||||||||||||||||||||||||||
Dünya Sosyal Forumu Venezüella’da Chávez ile buluştuNeo-liberal küreselleşme başta olmak üzere yaşadığımız sorunlara alternatif arayan Dünya Sosyal Forumu hareketi bu yıl üç ayrı yerde yapılıyor. DSF, 19-23 Ocak tarihinde Mali’nin başkenti Bamako’dan sonra 24-29 Ocak’ta da Venezüella’nın başkenti Caracas’ta yapıldı. DSF’nin Pakistan’ın Karaçi kentindeki üçüncü buluşması Ekim ayında yaşanan deprem felaket nedeniyle Mart ayına ertelendi. Bir “buluşma alanı” olarak tarif edilen DSF’nin Venezüella’ya gelmesiyle birlikte sosyal hareketler neo-liberalizme ve ABD’ye başkaldırının simgesi haline gelen Hugo Chávez ve Bolivar Devrim* hareketi ile buluşmuş oldu. 2177 farklı yapı ve 100 bini aşkın kişinin katıldığı, her gün ortalama 75-100 seminer, toplantı ve atölye çalışmasının yapıldığı DSF süresince akla gelen her konu tartışıldı. Toplantılar altı temel başlık altında yapıldı: “Erk, politika ve toplumsal kurtuluş mücadelesi”, “Emperyal stratejiler ve halkların direnişi”, “Kaynaklar ve yaşam hakkı: medeniyetin saldırgan modellerine karşı alternatifler”, “Çeşitlilik, kimlikler ve hareket halindeki dünya görüşleri”, “Çalışma, sömürü ve yaşamın yeniden üretilmesi”, “İletişim, kültür ve eğitim”. En kalabalık buluşma, Chávez ve Amerikalı ünlü savaş karşıtı Cindy Sheehan’ın da katıldığı toplantı oldu. Saatlerce ABD karşıtı, Chávez yanlısı sloganların atıldığı toplantıda ortam katılımcılara göre “yüksek bir elektriğe” sahipti. Bu toplantı DSF yapısı gereği program dışında gerçekleştirildi. Hem toplantılarda hem de 120 bin kişinin katılığı gösteride öne çıkan hissiyat ve sloganlar ise anti-emperyalist bir içeriğe sahipti. Venezüella dışından gelen katılımcılar arasında ülkede yaşanan sürece sempatinin yüksel olduğu ifade ediliyor. Bunun bir nedeni ABD’ye kafa tutuşu ise diğeri de petrol gelirlerinin büyük bir sosyal reform programı için kullanılmasıdır: Okur yazar oranını yükseltmek için uygulanan programlar, ülke çapında yoksullar için temel gıda maddelerinin sübvanse edildiği dükkanlar, varoşlara ücretsiz sağlık hizmetleri taşıyan, su ve toprak sorunlarını çözümüne dönük çalışan komiteler, sayısız kooperatif. vb. Sempati Venezüella’nın özlenen “başka bir dünya” için yeni bir umut ışığı yakmış olmasından kaynaklanıyor. Sosyal hareketler toplantısından bu yıl için neo-liberal politikalara, Dünya Ticaret Örgütü, IMF, Dünya Bankası gibi kurumlara karşı eylemlerin gerçekleştirilmeye devam edilmesi çağrısı yapıldı. Küresel ısınmaya karşı da ilk kez bu yıl bir eylem çağrısı gerçekleşti. 18-19 Mart’ta küresel hareket Irak işgalini protesto edecek. Mart 2007’de de ABD askeri üslerine karşı Ekvator’da küresel bir eylem çağrısı söz konusu. Para, politika ve yapı Gazetemizi yayına hazırladığımız sırada DSF henüz tamamlanmamıştı. Kapsamlı bir değerlendirmede bulunamayız. Ancak çok net olan gerçeklik, özellikle Venezüella ve Bolivya deneyimlerinin DSF’ deki tartışmalarının merkezine oturmuş olmasıdır. Küresel muhalefet hareketin en ileri düzeyine bu iki ülkede tanık olmaktayız. Bu deneyimlerin öne çıkartılması kendi başına bir sıçramayı temsil etmektedir. Ancak DSF özeleri arasında bu deneyimlerin ve özellikle de Hugo Chávez’in öne çıkarılması konusunda kaygılar da söz konusu olmuş. Chávez Hükümeti DSF organizasyonu için ciddi bir parasal kaynak sağlamış. Caracas Belediyesi çalışanı ve sendikacı Jacobo Torres “Hükümet DSF organizasyonu için dokuz milyon dolar ödenek verdi ama süreci belirlemeye çalışmadı, DSF kurallarına uydu.” diyor. DSF merkezi buluşma yeri olarak Hilton Oteli belirlendi. Savaş karşıtı toplantıların bir kısmı da askeri bir havaalanında gerçekleştirildi. Bu da DSF açısından tartışma yaratacaktır. İngiltere’den katılan Globalise Resistance (Direnişi Küreselleştir) hareketinden Chris Nineham, bu ortamda Dünya Sosyal Forumu süresinde politik parti yasağının bir anlam ifade etmediğine dikkat çekiyor. Bilindiği üzere DSF’nin politik partileri dışlayan ilkesi bir süreden beri itirazlara neden oluyordu. Jacobo Torres de “sosyal hareketin bir konsolidasyon sürecine ihtiyacı olduğu”na dikkat çekiyor. Bunun ardındaki tartışma DSF’nin bir buluşma ve görüş alış veriş alanı olmanın ötesinde belirli konularda tutum, politika ve eylem geliştiren bir karar odağı olarak yeniden yapılandırılıp yapılandırılmayacağı yönündedir. Küresel hareketin ileriye atılabilmesi için böyle bir yeniden yapılandırmaya ihtiyacı olduğu vurgulanıyor. Geçen yıl Brezilya’nın Porto Alegre kentinde yapılan DSF ve İspanya’da yapılan Akdeniz Sosyal Forumu sonrasında sürecin dar bir aktivist grubun elinde bürokratlaştırıldığına dair şikayetler ortaya çıkmıştı. Çok sayıda aktivistin Sosyal Forum süreçlerinin bir “buluşup konuşma kulübü” aşamasında takılıp kalmaması, gerçek değişim mücadelesini ileriye çekebilmesi için bu süreçte “başka bir şeylere daha” ihtiyaç olduğunu fark etmeye başlıyor. DSF’nin canlı bir şekilde varlığını sürdürmesini kutlarken belli ki önümüzdeki dönemde sürecin politikaları ve yapısı hakkında daha fazla tartışma yaşayacağız. Hareketin içinde, değişimin merkezi öznesi olan işçi sınıfı ile organik ilişkilerin geliştirilmesi ve devrimci dönüşüm politikalarının güçlendirilmesi yönündeki tartışmalar, Venezüella ve Bolivya’da deneyimleri üzerinden daha yakıcı bir hal almaktadır. * Hareket adını İspanyol sömürgeciliğini sonlandıran mücadelenin lideri Simon Bolivar’dan alıyor Davos-wood Sanatçıların dünya sorunlarının çözümüne yardım etme isteklerine bir diyeceğimiz yok. Susan Sarandon ve Tim Williams gibi sanatçılar ABD’de savaş karşıtı harekete emek veriyorlar. Sean Penn’in Hollywood kara listelerine girmesinin nedeni Irak direnişi ile ilişki kurmasıdır. Ancak Dünya Ekonomik Forumu gibi süreçler bir avuç işadamı ve hükümet yetkilisinin dünya nüfusunun geri kalanına karşı kendi çıkarlarını güçlendirme odaklarıdır. Dolayısıyla yoksulluğun yaratıcılarının şölenidir. Sanatçıların buralarda boy göstermeleri sömürü, savaş, ezme-ezilme ilişkileri ile çevrenin imhasından sorumlu olanların, kendilerine sosyal bir “imaj” yapmalarına hizmet eder. Dünya Sosyal Forumu’nun her yıl Davos’a paralel olarak yapılamasının nedeni zaten egemenler dışında dünya nüfusunun çoğunluğunun çıkarlarını önüne koyan bir odak yaratma çabasıdır. Ancak şunu da unutmayalım: Avrupa’nın en büyük ilaç şirketi Novartis’in Başkanı Daniel Vasella “dünya yoksulluğu”ndan şikayet eden demeçler vermesi, buna mecbur kaldığı içindir. Kapitalizme karşı öfke dünyanın her tarafında farklı şekillerde kendini ifade ediyor ve egemenleri sıkıştırıyor. Vasella gibilerin dünya yoksulluğunun çok ciddi bir nedeni olan ilaç patentlerini kaldırmaya gönüllü olacak hali olmadığı için Bono’nun kolunda “yardımsever zengin” “rolüne” soyunuyor. Türkiye’yi son dönemde yol eden Microsoft Başkanı ve dünyanın en zengin kişilerinden biri olan Bill Gates ve Vasella gibiler Davos Oscar’ını almaya çalışıyorlar. Küresel düzeydeki mücadele ise onların patent ve zenginliklerini ele ettiği bu düzeni kökünden sorguluyor… Antikapitalist; Sayı 36; Şubat 2006
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||