Güncelleme:
15.11.2006
             

 

Site içi arama


google'da ara
antikapitalist'te ara


AB, İMF;

İstikrar Paketleri Yoksullaştırıyor

Nice: Küresel direnişin yeni durağı

Fransa'nın Nice kentinde 6-7 Aralık tarihlerinde Avrupa Birliği (AB) Zirvesi yapılacak. Ancak bu zirve karşılıksız kalmayacak. Nice, "küreselleşmeye" ve "neo-liberal" politikalara karşı büyük gösterilerden birini yaşayacak. Sendikacılar, Üçüncü Dünya borçlarını protesto edenler, işsizler ve küresel kapitalizmin sonuçlarından iğrenen gençler hep birlikte 6-7 Aralık'ta gösteriler gerçekleştirecekler.

Nice protestolarının büyük olacağı şimdiden belli. Fransa'daki en önemli sendikalar konfederasyonu olan CGT protestolar için ciddi bir hazırlık yapıyor. Fransız sendika liderleri gösterilere Fransa'dan en az 50.000 kişinin katılmasını bekliyorlar.

Avrupa'daki sendikalar ve Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC) protestoları destekliyor ve Türkiye gibi aday ülkelerdeki sendikaların da delegasyon yollamasını istiyor.

İtalya ve İspanya'dan büyük sayılarda işçi delegasyonu katılımı şimdiden planlanmış durumda. Küreselleşmeye karşı kampanya yapan ve 27 bin üyeye sahip ATTAC, üyelerini Nice'e çağırıyor. Prag'da IMF ve Dünya Bankası'na karşı 26 Eylül küresel eylem günü protestolarını destekleyen kurum ve kuruluşların çoğu bu gösteriyi de destekliyor.

CGT ve Avrupa'daki çeşitli sendikaların protesto yürüyüşü 6 Aralık'ta yapılacak. Ancak bir çok gösterici 7 Aralık'ta da Nice'de kalarak liderler zirvesini engellemek üzere blokaj ve karşı zirveye katılmayı planlıyor. Blokaj 6 Aralık akşamı başlayacak ve gece boyunca sokak forumları, tartışmalar ve diğer faaliyetlerle 7 Aralık'ta devam edecek.

Nice protestosu hakkında daha fazla bilgiye aşağıdaki web sitelerinden ulaşabilirsiniz:

www.attac.org

www.charte-ccdf.org

www.euromarches.org


Liderler ne konuşacak?

Avrupa Birliği liderleri iki önemli meseleyi konuşmak üzere bir araya geliyorlar.

Birincisi, birliğe katılması planlanan ülkeler için AB kurumları ve anlaşmaları üzerine bir dizi teknik gibi görünen değişimler gerçekleştirmek. İkincisi ise Avrupa Temel Haklar Şartı üzerinde anlaşmaya varmak. Her ikisinin arkasında da işçi haklarına ve sosyal devlete daha fazla saldırı ve özelleştirmelerin bastırılması var.

ATTAC yöneticilerinden Susan George, "Eğer Avrupa Birliği liderleri hedeflerini gerçekleştirmeyi başarırlarsa en azından geçmiş 100 yılın kazanımları; sosyal haklarımız, kamu hizmetlerimiz, sağlık ve eğitim sistemimiz de içinde olmak üzere hepsi risk altında. Seferber olmak zorundayız" diyor. CGT, zirvede yapılacak "teknik reform tartışmalarının" arkasında kamu sektörünün özelleştirilmesi çabasının olduğunu anlatıyor.

Avrupa Komisyonu 1957 Roma Anlaşması'ndan bu yana neo liberal prensipleri en öne koyduğunu belirten CGT, AB'nin sürekli kuralsızlaştırma ve özelleştirme politikasına sahip olduğunu gösteriyor. Avrupa Birliği liderleri tarafından önerilen Temel Haklar Şartı'nın ise "çalışma" ya da "grev" hakkından hiç bahsetmediğini, bunun yerine "iş yapma hakkı"ndan söz ettiğini ortaya koyan CGT Temel Haklar Şartı'nın nasıl işveren prensipleriyle yoğrulduğuna dikkat çekiyor.

AB liderlerinin bu yıl yine demiryollarına, posta hizmetlerine, telekoma, gaza ve elektriğe saldırdığını belirten CGT, "bu saldırıları geri püskürtmek için güçlü bir seferberlik gerekeceğini" söylüyor.

CGT'nin talepleri

6 Aralık'ta neo liberal politikalara güçlü bir yanıt verilmesini isteyen CGT'nin talepleri şu konularda: Mülteci hakkı, barınma hakkı, grev hakkı, dışlamaya ve yoksulluğa karşı sosyal korunma hakkı, iyi yaşanabilir bir emeklilik maaşı hakkı, çalışma hakkı, yaşanabilir bir ücret hakkı, iyi kamu hizmetleri alma hakkı.

Konuya ilişkin 1 milyon bildiri dağıtmayı hedefleyen CGT Nice'de de 10.000 sendika bayrağı dağıtmayı planlıyor.

Türkiye ve AB

Türkiye'de çok sayıda insan Avrupa Birliği'nin iyi bir güç olduğunu ve Türkiye'de koşulları iyileştirebileceğini düşünmekte. Bu Türkiye'deki koşulların ne kadar kötü olduğunu gösteren önemli bir ölçüt. Ancak Avrupa Birliği'nin ne olduğu hakkında çok yanlış bir görüşü ifade ediyor.

ATTAC haklı olarak AB'yi küresel kapitalizmin anahtar kurumlarından biri olarak görüyor. Neo liberal küreselleşmenin motorları sadece uluslararası şirketler, finansal piyasalar, IMF, Dünya Bankası, OECD ve Dünya Ticaret örgütü gibi kurumlar değil. Aynı zamanda büyük gelişmiş ülkelerin hükümetleri ve Avrupa Komisyonu da bu motorlar arasında.

Komisyon, kamu hizmetlerine, özellikle de eğitim ve sağlığın özelleştirilmesi için sistematik olarak saldırıyor.

ATTAC işverenlerin yeni bir özelleştirme çabası içinde olduğunu ifade ediyor.

Avrupa Hizmetler Forumu "hizmetlerin liberalleşmesini iten Avrupa sanayi lobisi grubu" bu ay büyük bir konferans programı organize ediyor. Konferans Avrupa Komisyonu ve Dünya Ticaret Örgütü'nün resmi desteğine sahip.

ATTAC nedir?

ATTAC, Fansa'da, küreselleşme ve neo liberalizme karşı çıkan büyük örgütlenmelerden bir tanesi. Üç yıl önce finansal spekülasyonların vergilendirilmesi çağrısıyla kurulan ATTAC o zamandan bu zamana genişleyerek küresel kapitalizme karşı ciddi bir karşı çıkışı örgütlemek isteyen insanların merkezi haline geldi. Bu üç yıl içinde 27.000 üyeye sahip oldu. Liderliğini yapan kişiler arasında Fransa'da yaşayan kampanyacı Susan George, önemli bir sol aylık dergi olan Le Monde Diplomatique'den Bernard Cassen var.

Antikapitalist; Sayı 3; Kasım 2000

'Avrupa Birliği' sayfasına dön
sayfa başına dön