Barcelona:
Yarım milyon kişilik küresel direniş şenliği
Socialist Worker muhabiri Hazel Croft'un Barselona gözlemleri:
Barselona'da yarım milyon kişi "Avrupa sermayesini ve savaşı"
protesto etmek için 16 Mart Cumartesi günü sokaklara döküldü. Bu gösteri,
geçen yıl Cenova'daki anti-kapitalist protestodan bile büyüktü. Yaşlı
ve genç, öğrenci ve sendikacı yüzbinlerce insan Plaza Catalunya ve çevresindeki
caddeleri tıka basa doldurdu.
Gösteri, kitlesel bir festival ve kutlama gibiydi. Ama aynı zamanda politik
ve öfkeliydi. Herkes Avrupa Birliği liderleriyle, neo-liberal Tony Blair'in
piyasa ortağı İtalya Başbakanı Berlusconi ve İspanya Başbakanı Aznar'la
dalga geçiyordu. Gösteri alanı, Filistin'deki mücadeleyi destekleyen,
Bush'un savaş girişimlerine karşı olan ve daha başka konularla ilgili
ev yapımı pankart ve bayraklar deniziydi.
On binlerce sendikalı sendika pankartının arkasında yürüdü. Gösterinin
oldukça büyük olması herkes tarafından şaşkınlıkla karşılandı. Eylemciler
3 milyon nüfuslu Barselona'nın altıda birini oluşturan sıradan insanlardı.
İnsanlar balkonlarda duruyor, eylemcileri alkışlıyor ve yüreklendiriyorlardı.
Kadınlar Arjantin'deki gibi tencere kapaklarını şiddetle birbirlerine
çarpıyorlar, IMF ve bankacılara karşı mücadeleye şarkılar ve sloganlarla
destek veriyorlardı.
Kaldırımdaki bir grup emekli gözlerinde yaşlarla "Resistencia! Resistencia!"
("Direniş") diye bağırıyordu. 24 yıllık eski bir otobüs sürücüsü
olan Juan Ruiz Garcia’nın elinde "Kapitalizme Hayır" diyen el-yapımı
bir pankart vardı:
"Konferansın tel örgüleri arkasında, Tony Blair gibi politikacılar
her şeyi özelleştirmek istiyorlar. İşçilerin birliğine daha çok saldırı
istiyorlar. Her şeyi zengin iş adamlarının ve devasal şirketlerin çıkarları
doğrultusunda kontrol etmek istiyorlar. Paranın ve gücün küreselleşmesine
karşı, sosyal haklar için, işçi hakları, insan hakları için, doğal kaynaklara
saygı için buradaki insanlar bir ağızdan konuşuyorlar."
Ulaşım sektörü işçisi Patricia Lopez, kocası ve iki çocuğuyla birlikte
gelmişti, "Sesimi Avrupa politikacılarıyla hesaplaşmak için gelenlere
kattığım için gururluyum. Sermayenin şişko adamlarına hayır diyen, tek
ses etrafında birleşen Barselonalı insanlar bunlar" diyordu.
Öğrenci Consuela bir grup arkadaşı ile birlikte yaptığı "Kimin dünyası?
Bizim" diyen bir pankart taşıyordu: "Dünya ile ilgili yanlış
olan her şeyi protesto etmek için buradayız. 11 Eylül'deki terörist saldırılardan
ve Afganistan'daki savaştan beri hareketin daha güçlendiğini ve kızgınlaştığını
göstermek istiyoruz." Aynı gruptan Ana Maria, "Ben Cenova'daydım.
O kitlesel ve öfkeliydi, çünkü onlar bir eylemciyi öldürdüler. Ama bu
gösterinin daha iyi olduğunu düşünüyorum, çünkü hareket Barselona'ya ulaştı
ve şimdi burada protesto ediyoruz. Bunun olabileceğini asla düşünemezdim"
diyordu.
Otoriteler ve polis, insanları caddelerden korkutup kaçırmayı planlıyordu,
ama plan geri tepti. Kitlesel eylem gününden bir gün önce gerçekleşen
barışçıl anti-kapitalist öğrenci eylemlerine polis azgınca saldırmıştı.
Eylemciler arasında canlı bombalar olacağı türünden korkutucu hikayeler
anlatıyorlardı. Gösterilere katılmak için Fransa'dan, İtalya'dan ve başka
yerlerden gelen binlerce insan İspanya sınırını geçerlerken durduruldular.
Ancak bir televizyon anketine göre Barselona'da yaşayanların %90'ı sermayeye
ve savaşa karşı olan gösterileri destekliyor. Resmi kısıtlamalar bu insanları
caddelere inmeye daha da kararlı hale getirdi. Tamamen festival şeklinde
ve barışçıl olmasına rağmen polis gösterilere saldırmakta hala kararlıydı.
Silahlı ayaklanma polisleri gösterilerin sonunda öfkeyle davrandı, kitlelerin
üzerine plastik mermiler ve gaz bombalarıyla saldırdılar. Ama direnişin
muhteşem ruhunu söndüremediler. Takip eden gün bir yerel gazete şu başlığı
taşıyordu: "Caddelerde Zafer"
Sendikalı işçiler
Anti-kapitalist eylemlerden iki gün önce, yüz binden fazla sendikalı
işçi Barcelona'da Avrupa Birliği Zirvesi'ne karşı yürüdü. Yürüyüş Avrupa
Sendikaları Konfederasyonu tarafından örgütlendi. Gösteriye gelmek için
yüzlerce otobüs, bir tren ve uçak kiralandı. Ayrıca Fransa ve İtalya'dan
20 bin sendikalı ve diğer ülkelerden daha küçük delegasyonlar geldi.
Cumartesi günkü anti-kapitalist yürüyüşte olduğu gibi hepsi benzer konularda
mücadele ediyorlardı ve savaşa ve kapitalizme karşı çoğu aynı öfkeyi seslendiriyordu.
Metal işçisi Fernando Lopez, "Hükümet paraları savaşa değil işyeri
ve istihdam yaratmak için kullanmalı" diyordu.
Hastane işçisi Maria Rosa Vinolas ise şunları diyordu:
"Sermayenin güçlü adamları burada, Barselona'da daha fazla kâr için
toplanıyorlar. Biz bütün Avrupalı işçilerin birleşip mücadele etmesini
hedefliyoruz. Onlar parayı ve sermayeyi küreselleştirmek istiyorlar. Biz
onlara karşı muhalefeti küreselleştirmek istiyoruz."
Tervel'den Pedro Abad, "Savaşa ve İsrail Devleti'nin Filistinlileri
ezmek için kullandığı devasal güce oldukça öfkeliyim. Avrupa Birliği hükümetleri
bu tür bir terörü durdurmak için daha çok şey yapmalı" diyordu.
Yürüyüşteki en canlı gruplardan biri "İşçiler ve öğrenciler birleşin"
pankartının arkasındaki öğrencilerdi. Uluslararası Sosyalizm Akımı'nın
İspanya'daki kardeş örgütü En Lucha'nın destekçileri oluşturuyordu bu
grubu. Aragon'daki UGT Sendika Federasyonu'ndan bir grup genç işçi bu
gruba katıldı. Diğer sendikalar anti-kapitalist sloganları ve şarkıları
alkışladılar.
Her köşede toplantı
Barselona üç gün boyunca kapitalizme karşı bir festival yaşadı. Yürüyüşten
önceki gün yürüdüğünüz her yerde eylemlere tosluyordunuz, politik sokak
tiyatroları, duvar resimleri yapılması ve kapitalizme karşı diğer aktiviteler.
Öğrenciler tarafından işgal edilen bir üniversite binası toplantı ve
tartışmaların merkezi haline geldi. Hükümetin desteğini satın alan çokuluslu
şişko sermayedarlara karşı "lobi avına" katıldım. 2000 kişi,
bankalar, büyük elektrik ve su şirketleri önünde tiyatrolar düzenlemek
için kostümler yapmıştı.
İşçilerin sömürüsünü ve özelleştirmeyi kınayan manifestolar yazıyorlardı.
Barselona'da öğrenci olan Laia şöyle diyordu:
"Bizler kapitalizme karşıyız ve bankacıların sistemini durdurmak
istiyoruz. Paraları onlardan alıp evsizlere ev bulmada, çevreyi korumada
ve sağlık hizmetlerinde kullanmak istiyoruz."
Valansia'dan Neus şunları ekledi:
"Bütün hükümetler sosyal zenginlik yaratmaktan bahsediyorlar, ama
bu sadece küçük bir azınlık için. Avrupa'nın zengin ülkelerinde dahi yığınlarca
insan açlık içinde. Bütün bu sefaletin nedeni, para ve sermaye sistemi.
İşte bu nedenle büyük çokuluslu şirketleri, bankaları ve özelleştirmeye
katılan firmaları hedef olarak almak istiyoruz."
Polis, tamamen barışçıl olan bu eylemlere saldırdı. Bu gözdağı sisteme
karşı alternatiflerin tartışılmasına duyulan açlığı durduramadı. Cumartesi
sabahki eylemde, kapitalizme karşı bir alternatif inşa etmek için yapılan
tartışma ve atölye çalışmalarına katılan binlerce insan bunu gösterdi.
"Körfez Savaşı'ndan 11 Eylül’e" konulu bir toplantıda, İngiltere'deki
“Direnişi Küreselleştir” kampanyasından Chris Nineham'ın savaşı ve küreselleştirmeyi
birleştiren konuşması büyük alkış aldı.
Antikapitalist; Sayı 15; Nisan 2002
'Avrupa Birliği' sayfasına dön
sayfa başına dön |