Rock ve Muhalefet
Cem Uzun
Müziği küresel sermayenin halkla ilişkiler aracı haline
getirmeye çalışan anlayışa karşı başlatılan "karşı" festivalimizin
beşinci senesinde yeniden buluştuk.
BarışaRock'ta dünyanın haline bakıp barış çığlığını yükselten
milyonlarla birlikte müziğin umudunu paylaşıyoruz. Bu umudu geleceğe taşımak
üzere 1 Eylül Dünya Barış Günü''nde, darbenin 27. yıl dönümünde "12
Eylül Karanlığını Yırtalım" etkinliklerinde ve Solda Ortak Zemin
Girişimi forumlarında buluşalım.
Gevşekçe rock adı altında gruplaştırdığımız müzik Afro-Amerikanların
50'lerde ve 60'lardaki sivil hak hareketi gibi sosyal mücadelelerden derin
bir şekilde etkilendi. Bu etki ABD'nin dışına da taşmıştı. Fakat müzik
hareketi etkiledi mi?
En iyi sanat, zamanının çelişkilerini eleştirel bir şekilde yansıtandır.
Fakat hareketi gerçekleştiren müzik değildir. En iyi ihtimalle hareketin
nereye doğru gittiğini öngörebilir.
1964'te Bob Dylan sivil hak hareketini destekleyen açık
sözlü folk şarkılarıyla yola koyuldu. Dylan'ın "I don't want work
on Maggie's farm no more" (artık Maggie'nin çiftliğinde çalışmak
istemiyorum) tam bir sistem karşıtıydı. 1968 gelmek üzereydi. Bunun olmasını
o sağlamadı, bununla beraber buna zemin hazırladı ve onu destekledi.
1970'lerin ortalarında dünya kapitalizmi derin bir krize
girdi ve direniş dalgası geri çekilmeye başladı. Avrupa'da faşizm çirkin
yüzünü ortaya çıkardı. Genç insanlar işsizlikle yüz yüze geldi. Bu şartların
müzikal ürünü Punk'tı.
İngiltere'de Punk'ın politik duruşu Irkçılığa karşı Rock'tı
(Rock Against Racism-RaR). 1977'de, Eric Clapton ve David Bowie tarafından
yapılan ırkçı söylemler müzisyenleri büyüyen anti-faşist, Anti Nazi League
(Nazi Karşıtı Birlik) hareketi arkasında mobilize olmaya sevk etti.. Bu
dönemde ANL, oyların yüzde 10'unu alan faşistlere karşı kitlesel bir hareket
başlatabilme başarısını kanıtlamıştı. Bir dizi nazi karşıtı festival ve
yüzlerce yerel konser punk gruplarını buralara çekti; yüz binler de onları
dinledi, faşizmi protesto etti. Clash, Jam, Elvis Castello gibi grupların
hepsi RaR'ı destekledi. ANL'in faşistleri darmadağın etmesinde RaR önemli
bir rol oynadı; bunu yapabilmesini sağlayan büyüyen aktif bir anti-faşist
hareketin var olmasıydı.
Daha sonra bazı müzikal hareketler ileriyi gördü: Grunge
(Kurt Cobain) Seattle'ın olmasını sağlayan sosyal şartların yankısıydı
ve Nirvana Seattle'lı bir gruptu. Diğerleri, örneğin Rap, ABD'deki Afro-Amerikanların
giderek büyüyen yabancılaşmalarının bir yansıması.
Müzik, toplum içindeki çelişkilerle yakın bir bağ içerisinde.
Mücadele yükseldiğinde ve düştüğünde müzik bunu yansıtır, fakat bu mekanik
bir şekilde olmaz.
Müzik dinlemek dünyayı değiştirmez; ancak müzik (ve genel
olarak sanat) var olan ve büyüyen bir sosyal hareket varsa, ancak bununla
ilişkilenerek hareketten beslenir-hareketi besler.
Nike, bir spor ayakkabısı reklamında kullanmak üzere 1978
tarihli Pump It Up şarkısının telif hakları için Elvis Costello'ya bir
milyon dolar teklif etti. O bunu "her şey satılık değildir"
diyerek geri çevirdi. Bunu söylerken Fransız anti-kapitalist aktivist
Jorge Bove'dan alıntı yapıyordu. Hareket motordur.
Dinlemek yetmez; ses çıkarmak gerekir. BarışaRock burada
anlam kazanıyor.
Değişim için mücadele etmeliyiz. Eğer bunu yaparsak müzik
de daha iyi bir hale gelir; kulağımızın pası silinir..
Barış Meclisi 1 Eylül’de toplanıyor
15 Nisan 2006'da gerçekleştirilen Türkiye
Barışını Arıyor konferansı Kürt sorununa siyasi ve demokratik çözüm arayanlar
için önemli bir ilk adımdı. Şimdi ikinci bir adım atılıyor. 1 Eylül 2007
Dünya Barış Günü'nde bir Barış Meclisi oluşturulacak. Mesut Çelebioğlu
bu sürecin örgütlenmesinde görev alan Barış İnisiyatifi temsilcisi Gülten
Uçar ile görüştü.
1999 Ekimi'nde Türkiye'de barış hareketini desteklemek için
16 PKK üyesi Türkiye'ye geldik. Bizi örgüt üyeliğinden hapse attılar.
2004 Kasımı'nda iki kişi hariç (birisi cezaevinde öldü, diğeri hala tutuklu)
hepimiz serbest kaldık. Cezaevinden çıktıktan sonra çalışmalarımıza Barış
Grubu olarak başladık. Bu çalışma üç boyutlu gelişti: birinci boyut sivil
toplum kuruşlarıyla ilişkilenme, ikincisi halka ilişki kurma ve üçüncüsü
de devlet-hükümetle diyalog kurma. Çalışmalarımız metropollerde yoğunlaştı.
İlk dönemde kendimizi anlatma ve tanıtma üzerine birebir görüşmelere ağırlık
verdik.
Bu çalışma neticesinde 15 Nisan 2006'da daha çok temsili
katılımın olduğu Ankara'da bir Barış Konferansı düzenledik. Bunun ardından
İstanbul'da, İzmir'de, Mersin'de, Samsun'da ve Diyarbakır'da yerel barış
konferansları düzenlendi. Bu toplantılardaki hedefimiz barış çabalarını
ortaklaştırmak ve barış ve demokrasi çalışmasını birlikte yürütmekti.
Bu toplantılarda Türkiye çapında genel bir toplantı talebi
öne çıktı. 13-14 Ocak 2007'de Ankara'da geniş katılımlı Türkiye Barışını
Arıyor Konferansı düzenlendi. Bu konferans Türkiye'de barış üzerine yapılan
en büyük toplantı oldu. Konferansın sonuç bölümünde yerelleşme ve bir
Barış Meclisi oluşturma kararları alındı. Yerel inisiyatiflerle toplantılar
örgütlendi ve Barış Meclisi kararına destek yaygınlaştı.
Önümüzdeki 1 Eylül'de Ankara'da Barış Meclisi oluşturma
toplantısı yapılacak. Bu toplantıda meclisin işleyişi ve amaçlarının belirlemeyi
ve yürütmesini oluşturmayı hedefliyoruz. Buluşmada barış, demokrasi ve
yeni bir demokratik anayasa üzerine toplantılar yapmayı düşünüyoruz. Barış
Meclisi'nde Anayasa ve Hakikati Araştırma gibi komisyonlar oluşturmayı
amaçlıyoruz.
Türkiye'nin temelde Kürt sorunu olmak üzere çok önemli sorunları
var. Barış Meclisi de bu sorunların çözülmesinde kolaylaştırıcı bir misyona
sahip olacak. Aynı zamanda barış ve demokrasi mücadelesinin daha fazla
organize olması mümkün olacak.
Barış Meclisi'nin katılımcıları çok çeşitli. Farklı çevrelerden,
yerel inisiyatiflerden 300 kişi meclisin doğal üyeleri. Bunun dışında
sol-sosyalist örgütlerin, İslami hareketin ve demokratik kitle örgütlerinin
temsilcileri Barış Meclisi'nde yer alacaklar.
12 Eylül karanlığı yırtılsın
Çiğdem Özbaş, 78'liler Federasyonu sözcüsü
Celalettin Can'la bu yıl gerçekleşecek olan 12 Eylül yıldönümü etkinlikleri
üzerine görüştü.
Bu yıl, 12 Eylül kabusunun 27. yılında, faaliyetlerimizi
"12 Eylül karanlığı yırtılsın" başlığı altında iki temel etkinlik
etrafında organize edeceğiz.
Bunlardan birisi, Türkiye çapında bir grup aydın, yazar,
siyasetçi, demokratik kitle örgütü aktivisti ile 12 Eylül sabahı Diyarbakır'da
olacağız. Öğle üzeri 12'de Diyarbakır Cezaevi önünde "Diyarbakır
Cezaevi Gerçeğini Araştırma ve Adalet Komisyonu"nun kurulduğunu ilan
edeceğiz.
Geçen yıl 12 Eylül günü Diyarbakır'da gerçekleşen ve çoğu
çocuk 10 kişinin ölümüne neden olan bombalamanın olduğu yere karanfil
bırakacağız.
Koşuyolu parkında Diyarbakır vahşetini yaşamış eski siyasi
tutsaklarla komisyon çalışması yürütülürken, kürsüden konuşmalar, sergi
vb. etkinlikler gerçekleştirilecek.
Bu etkinliklerin amacı iki halkın birbirini anlamasına yardımcı
olmak, cunta döneminde Kürt halkının ne yaşadığını bilmeyen Türk halkının
öğrenmesinin koşullarını oluşturmak,
Araştırma ve Adalet komisyonu etrafında oluşacak bir ortaklıkla
adalet ve hukuk arayışı etrafında sol hareketin birliği ve bütünlüğünü
sağlayabilmektir.
Davet eden çağrıcı heyet, 78'liler Federasyonu ve 78'liler
Vakfı Girişimi çatısı altında Prof. Dr Gencay Gürsoy, Prof. Dr Tahsin
Yeşildere, Prof. Dr Baskın Oran, Prof. Dr Nihal Saban, Nimet Tanrıkulu,
Celal Başlangıç, Av. Şehnaz Turan, Av. Ergin Cinmen, Feyyaz Yaman ve Celalettin
Can'dan oluşuyor.
İkinci temel etkinliğimiz de Eylül ayı içerisinde Öğretim
Görevlileri Derneği ile birlikte bir demokratik anayasa atölye çalışması
olacak. Karşı anayasa perspektifiyle sonuçlarını kamuoyu ile paylaşıp
hükümete götüreceğiz.
Bu atölyeye aydınlar, akademisyenler, demokratik kitle örgütü
ve çeşitli siyasi grup temsilcileri katılacak.
Eylül ayı boyunca Karşı Sanat'ta Diyarbakır Cezaevi Sergisi,
çeşitli söyleşi ve etkinlikler düzenlenecek.
Sergi, panel, tiyatro, şiir dinletisi etkinlikleri Ümraniye,
Bağcılar, Bakırköy, Esenyurt gibi semtlerde de gerçekleştirilecek.
11 Eylül günü saat 12'de Taksim Gezi Parkı'nda ortak bir basın açıklaması
yapmak üzere ilgili tüm kurumlarla görüşeceğiz.
İzmir'de 12 Eylül günü miting ve panel, Ankara'da da bir miting çalışması
ve bir çok ilde basın açıklamaları, özel sayı dağıtımı ve paneller yapılıyor.
Tüm bu etkinliklerde amacımız anayasası, kanun ve kararnameleriyle,
"gizli" devletiyle, tekçi güç kültürüyle süren 12 Eylül karanlığını
yırtmak, aydınlık bir geleceği kurmaktır.
sayfa başına dön
|