|
Öğrenci sendikası girişimi
“Öğrencilerin haklarını savunacak bir örgütlülük gerekiyor”
Öğrenci sendikası girişimi
konusunda DİSK Basın-Yayın ve Halklar İlişkiler Dairesi Müdürü Fahrettin
Erdoğan ile görüştük.
DİSK, 2000 yılındaki 11. Kongresi'nde aldığı bir karar doğrultusunda
öğrenci sendikası çalışmalarına başladı. Önce yakın çevremizdeki öğrenci
ve öğretim üyeleriyle görüş alışverişinde bulunduk. Bu proje henüz geniş
bir öğrenci kitlesi ile tartışılmamakla birlikte bu görüşmelerden olumlu
tepkiler aldık. Bu ön çalışmada daha çok "nasıl ve niye bir öğrenci
sendikası" sorularını tartıştırmayı hedefledik.
Biz, neo-liberal saldırıların üniversite gençliğini işçi sınıfına yaklaştırdığını
düşünüyoruz. 15 milyon gencin 1.2 milyonu üniversite eğitimi alıyor.
Üniversite giriş sınavı, akademik kadronun yetersizliği, harçlar, ulaşım,
barınma, sağlık hizmetleri, özelleştirmeler ve yarattığı sonuçlar, kampüslerdeki
teknik eksiklikler, vb. saymakla bitmeyecek çok sayıda sorunlar söz konusu.
Bununla birlikte akademik sorunlar da var. Bilimsel bilgi üretimi zayıf
ve piyasa şartlarında büyük şirketlerin ihtiyaçları doğrultusunda eğitim
verilmek isteniyor. Hatta bazı üniversitelerin eğitim programı o bölgedeki
şirketler tarafından belirleniyor. Ancak gençlik açısından işsizlik çok
büyük bir sorun. İki üniversite bitiren gençler bile iş bulamıyor.
Bu sorunların çözümü için istikrarlı çaba harcayacak bir örgütlülük gereki-yor.
Çünkü bu alanda büyük bir boşluk gözlemleniyor. Öğrencilerin haklarını
savunacak bir örgütlenme yok.
Üniversitelerde sol örgütlenmeler kendi siyasi propagandalarının yanısıra
üniversite öğrencilerinin sorunlarının çözümüne yönelik çalışmalar da
yürütüyorlar. Ne yazık ki gençliğin zaten çok az sayıdaki politik/dinamik
kesimlerinin siyasi bölünmüşlükleri, bu çalışmaları zaman zaman etkisizleştirebiliyor.
Biz üniversite alanında gençlerin sosyal, ekonomik, demokratik ve akademik
haklarını savunabilecek bir örgütlenme hedefliyoruz. Tam da bu doğrultuda
yapmak istediğimiz tartışmalarda, ülkemizde bir 'ilk'i gerçekleş-tiriyor
olmanın getirdiği sorunların yanı sıra - bizce artık bir yöntem olarak
yanlışlığı defalarca kez kanıtlanmış olan - geleneksel sol siyaset yapma
tarzıyla tıkandığına tanık olduk. Elbette ki böylesi bir öğrenci sendikası
öncelikle duyarlı ve politik gençlik kesimleriyle genişletilebilecekti,ama
karşılaştığımız manzara bu konuda zorlanacağımızın işaretlerini verdi.
Zira kitle çalışması yürüten siyasi gençlik örgütlenmeleri kimliklerine
sıkı sıkıya sarılan arkadaşlarla yaptığımız tartışmalar sırasında onların
bir kısmının, sendikayı ya kendi örgütlenmelerinin bir çatısı ya da kendi
örgütlenmelerine bir alternatif olarak algıladıklarını fark ettik. Oysa
sendika, siyasetlerin ne bir çatısı ne de bir alternatifidir. Sendika
bütün bir öğrenci kitlesini kapsayacak ekonomik ve sosyal bir örgütlenmedir.
Öğrenci sendikası ihtiyacı ile birlikte bunun kurulmasına dönük bir dizi
olanak-dayanak bulunuyor. Anayasa'nın 90. maddesi ile Türkiye'nin imzaladığı
bir dizi uluslararası sözleşme öğrencilere sendika kurma hakkı tanımaktadır.
Bu konuda fiili sorunların olduğunu görmekle birlikte, biz, meşru çalışmalar
ile bir öğrenci sendikasının kurulabileceğini düşünüyoruz.
Öğrenci sendikasının kurulması ile artık YÖK'ün ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın
öğrencilerle ilgili kararları tek taraflı olarak belirleme dönemi son
bulacaktır.
Eğitim-Sen, TMMOB ve TTB gibi kurumlarla ve öğrencilerle görüşmele-rimizi
sürdürüyoruz. Ama elbette henüz bu sürecin çok başındayız. Şu ana kadar
İstanbul'da bir dizi toplantı düzenledik. Önümüzdeki süreçte Ankara, Çukurova,
Ege ve Karadeniz'de toplantılar düzenleyerek tartışmaları boyutlandıracağız.
Sonrasında ise Türkiye çapında kuruluş sürecini işleteceğiz.
Sendikayı birlikte inşa edelim
Mesut Çelebioğlu
80'lerden bu yana eğitim politikaları dünyanın her yerinde değiştirilmeye
çalışılıyor. Refah devleti döneminde kazanılmış olan herkese ucuz eğitim
hakkı her yerde kırpılma tehdidiyle karşı karşıya.
Fakat son dönemde bazı yerlerde neo-liberal eğitim politikalarına karşı
ciddi bir öğrenci ve gençlik muhalefetinin şekillenmeye başladığını görü-yoruz.
Fransa'da, Yunanistan'da ve Şili'de karşılaştığımız öğrenci mücadelelerinin
iki önemli ortak yanı var: öncelikle neo-liberal politikaların eğitim
ve gençliğe dönük yüzüne karşı mücadele veriliyor. İkinci olarak mücadele
temel talepler üzerine birleşik bir hatta inşa ediliyor.
Aslında bu durum Türkiye'deki gençlik muhalefetine yabancı bir konu değil.
60'larda Fikir Klüpleri Federasyonu, 80'lerde 12 Eylül Darbesi'nin ardından
mücadeleyi inşa etmek ve öğrenci haklarını genişletmek için oluşturulan
Öğrenci Dernekleri girişimi, 90'ların ortasında oluşturulan birleşik Öğrenci
Koordinasyonu dene-yimi, Türkiye'deki öğrenci muhalefetinin birleştiği,
kitleselleştiği ve kazanımlar elde ettiği dönemler oldu. Bu birleşik mücadele
dönemleri üniversite işgallerine varacak kadar radikal bir eylemlilik
ortaya çıkardı.
Fakat bütün bu deneyimler gelişen sekter tutumlar maalesef nedeniyle parçalanmayla
sonuçlandı. Öğrenci muhalefeti birliğini kaybedince gücünü ve etkinliğini
de yitirdi.
Birlik ve dayanışma şart
Son dönem Türkiyesi'nin muhalefet cephesindeki en büyük sorunumuz ortak
talepler etrafında inşa edilmiş birleşik bir mücadele cephesinin olmayışı.
Öğrenci muhalefeti de bu sorundan bağışık değil.
Halbuki bir yandan egemenlerin savaş politikaları, diğer yandan özelleştirmeci,
baskıcı politikaların üniversitelere sokulması aslında geniş bir kesimi
öfkelendiriyor. 1 Mart sürecinde, savaş karşıtı eylemlere üniversite alanından
geniş bir katılımın sağlanması savaş karşıtlığının üniversitelerde önemsendiğinin
en önemli göstergesi. Bunun yanında ya yemek, yurt, kantin ve/veya ulaşım
fiyatlarının artırılması ya da üniversite kaynaklarının daha iyi eğitim
koşulları için değil de gözetleme kameraları ve baskıcı özel güvenlik
birimleri için kullanılması genel bir sorun ve öfke kaynağı.
En son Boğaziçi Üniversitesi'nde Kilyos yurdunda kalan neredeyse bütün
hazırlık öğrencilerinin, çok pahalı olan ulaşım ücretlerini protesto etmek
için eylem yapması, mücadele potansiyelini göstermesi adına önemli bir
örnek. İstanbul Üniversitesi yemekhanesinin özelleştirilmesine karşı işçi,
öğrenci ve öğretim görevlilerinin ortak karşı çıkışına Rektör Parlak,
sayısız öğrenciyi okuldan atarak yanıt verdi. Ancak kamuoyundan tepkiler
aldı. Sendikacılar, aydınlar, öğretim görevlileri, insan hakları savunucuları
ve sol öğrencilerle dayanıştı. Sorun üniversite yönetimi-öğrenci denkleminden
çıktı ve toplumsal demokrasi mücadelesi düzlemine taşındı. Dolayısıyla
mücadeleye yeni bir açılım sağlandı.
Genel öfke ve tepkiyi birleştirmek, temel talepler etrafında örgütlenmek
ve üniversite alanı dışındaki güçlerle de ortak bir mücadele hattını inşa
etmek son derece mümkün ve gerekli.
Pasosu olan herkese sendika
DİSK'in başlattığı öğrenci sendikası girişimi tam da bu nedenlerden üzerinde
önemle durulması gereken çağrıdır.
İşte bu noktada devrimci yada değil, politik yada apolitik 'dert ortağı'
olduğumuz bütün üniversite öğrencilerinin bir araya gelip temel talepler
etrafında mücadele etmesini sağlayacak araç, bugün öğrenci sendikasıdır.
'Pasosu olan herkese sendika' fikriyle hareket etmeye ve sendikayı tüm
okullarda tabandan inşa etmeye ihtiyacımız var. Öğrenci sendikasını her
okulda yerel kampanya ayaklarıyla inşa etmeliyiz.
Neo-liberal politikaların ve onun askeri yüzü olan Büyük Ortadoğu Projesi'nin
yarattığı sorunlar, eğitime ayrılan kaynağın düzeyini, eğitim standartlarını,
öğrenci haklarını ve gelece-ğini belirliyor. Türk egemenlerinin dahil
olmak için bin takla attıkları BOP politikaları, neo-liberal politikaların
devamından başka bir şey değil. Kantin, yemekhane ve ulaşım gibi yerel
sorunları genel sorunlarla bağlamak ve bu şekilde okullarda oluşan tekil
kampanyaların genelleşmesini sağlamak mümkün hale geliyor.
"Savaş değil eğitim" diyerek sendikamızı inşa etmek için kolları
sıvayalım!
Sendika sadece işçinin mi?
Sendika, işçi sınıfı mücadelesinin içinde doğmuş bir olgu. Fakat bugün
dünyanın pek çok ülkesinde öğrencilerin de sendikal mücadelenin içinde
yer aldığını görüyoruz. İngiltere'de Ulusal Öğrenci Sendikası NUS, genel
işçi federasyonu TUC'un bir parçası ve İngiltere'deki bütün üniversite
öğrencileri de NUS'un üyesidir. NUS bu ay sonu artan harçları protesto
etmek için ulusal bir eylem çağırıyor (www.nusonline.co.uk)
Dünyanın pek çok ülkesinde de öğrenci sendikası örneklerini görmek mümkün.
Bunun yanında üniversite öğrencile-rinin ezici çoğunluğu, okulu bitirince
işçi sınıfının parçası haline geliyorlar. Bu yüzden üniversite öğrencileriyle
sendika olgusu arasında doğrudan bir bağ var.
sayfa başına dön
|