|
Darbeciler
Neden Hala Serbest??
78'liler Girişimi'nden Nimet Tanrıkulu ile 12 Eylül darbesi, 78’liler
Girişimi, militarizm ile hesaplaşmanın önemi ve buna yönelik mücadele
üzerine görüştük.
78'liler Girişimi'nin amacı nedir?
78'liler Girişimi; 70li, hatta 60lı yıllara kadar uzanan toplumsal mücadele
dönemini sorgulamak, bu sorgulamayı da bu-gün ve gelecek perspektifiyle,
12 Eylül rejimi ve 12 Eylül darbecileri üzerinden gerçekleştirmek üzere
kurulmuş bir hare-kettir.
Neden bir dönemi sorgulamak istiyo-ruz?
Türkiye'de cumhuriyetin modernizm dinamiği ile iyice güç kazanmış çok
güç-lü bir militarist devlet kültürü söz konu-su. Bu kültür ile tarihsel
bir hesaplaşma içine girilmeden yurttaşlık kültürünün ge-lişmesi mümkün
değildir.
27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül darbele-riyle de askeri erkin tartışmasız
egemenliği tekrar tekrar teyit edilmiştir. Darbe-lerin, toplumun demokratikleşmesi
ile sosyal ve kültürel gelişim sürecini nasıl zayıflattığı, insan hakları
bilincini nasıl yaraladığı ortada. Bu darbelerin en yıkıcı olanı 12 Eylül'dür;
çünkü militer kültürün, 27 Mayıs ve 12 Mart'ın tüm olumsuzluklarını sentezlemiş;
toplumun geleceği üzerine karabasan gibi çökmüştür.
12 Eylül, salt dönemin muhalif sol güçlerinin tasfiyesi ile sınırlı bir
darbe değildir. Aksine uluslar arası bağlantıları da olan, çok geniş çaplı
ve uzun vadeli bir planın yürürlüğe girmesidir. Bu darbenin adeta toplumun
sosyal genleri ile oynadığını, 80-83 yılları arasında kor-kunç bir pasifizasyon
ve terör politika-sıyla toplumu suskunlar ordusuna dönüş-türdüğünü biliyoruz.
Sonrasında, Özal-ANAP iktidarları da örgütsüzleştirme, yozlaştırma ve
depolitizasyon siyaseti iz-lendi. Sonuçta 80 döneminde parçalanmış, sindirilmiş,
değerleri alt üst edilmiş bir toplumsal yapı ile karşı karşıya kaldık.
12 Eylül, bir kavrayış ve refleks biçimi olarak tüm kurumların ve yarattığı
düşünce-davranış kalıplarıyla toplumun gözeneklerine yerleşerek, süreklilik
arz eden bir kimlik haline geldi. Toplum, kendisini toplum yapan değerler
sisteminden koparak kolektif kimliğini kaybetmeye, bireycileşmeye ve atomize
olmaya başladı. 12 Eylül bir yandan kendi kurum ve kuralları ile toplumun
bünyesine nüfuz ederken, aynı zamanda da militarizmi kökleştirerek toplumun
gelişmesini engellemeye başladı.
İşte topluma böylesine derinlemesine nüfuz eden 12 Eylül'le hesaplaşmadan,
12 Eylül'ün yarattığı toplumsal, siyasi, ideolojik, kültürel ve hukuksal
sonuçları açığa çıkarıp tasfiye etmeden Türkiye'de demokrasi ve insan
haklarına dayalı top-lumsal bir gelişmeden bahsedilemeyecektir. 78'liler
Girişimi bu uyarıcı düşün-ceden hareketle örgütlendi.
Geçmişten günümüze 78'liler neler yaptı?
Başlangıçta siyasi ve toplumsal sürecin dışına atılan 78'lileri bir araya
getirmeye ve hedeflerimize yönelik bir felsefe ya-ratmaya çabaladık. Darbe
döneminin ağır şiddetine ve yıldırma politikalarına maruz kalmış bir kuşağın
bir araya gelmesi meşakkatli bir çaba gerektiriyordu. Hareketin kendisini
anlatması bile iki yıl sürdü.
Akabinde yasaklı olan kuşağımızın ka-mu ve medeni haklarını yeniden kazanması,
yasak ve kısıtlamalardan kurtulma-sı için Yurttaşlık Haklarını İstiyoruz!
adı altında iki buçuk yıl süren bir kam-panya yürüttük; sayısız etkinlikle
12 Ey-lül yasaklarını toplumun gündemine taşı-dık. Neticede 4 Mart 2004
tarihinde mec-liste çıkan bir yasa ile kuşağımız üzerin-deki yasaklar
kaldırıldı.
Yasaklar kalkmıştı, ancak darbe huku-ku tüm kurumlarıyla devam ederken
darbeciler hala özgürdü. Sıra artık darbeci-lerdeydi. Tükenmez dergisini
çıkararak darbecilerin yargılanması konusunu aka-demisyenler, siyaset
bilimcileri, aydınlar, yazarlar, hukukçular ve örgütlü sol ke-simlerle
tartıştık. Bu tartışmalar, Anayasanın Geçici 15. Maddesi Kaldırılsın,
Gerçekleri Araştırma ve Adalet Komisyonu Kurulsun kampan-yasında somutluk
kazandı. Son iki yıldır onlarca etkinlikle bu kampanyamızı kamuoyunun
gündemine taşımaya devam ediyoruz.
78'liler Girişimi olarak zor ve sonuç alınması sabır gerektiren bir konuda
mü-cadele ettiğimizin bilincindeyiz. Ancak bu, bizim trajedimiz; toplumun
çözüm bekleyen sorunu… Ve tüm zorluklarına rağmen mücadelemizi vazgeçmeden
sür-dürdüğümüzde sonuç alabiliyoruz.
Altı yıl önce 78 kuşağı diye bir kuşak yoktu, ama bu gün var. Altı yıl
önce top-lumun gündeminde 12 Eylül darbecile-rinin yargılanması yoktu,
ama bugün toplumsal bir talep haline geldi.
78'lilerin genç kuşaklarla ilişkisi nedir?
78'liler hareketi sadece bir kuşak hare-keti değildir. Darbe kültürünün
ve darbecilerin yargılanmasını amaçlayan, demokrasi ve insan haklarına
dayalı bir hukuk rejimi isteyen, kısacası adalet ta-lep eden tüm kuşakların
hareketidir. Dar-becilerin yargılanması sadece 78'lilere bırakılmayacak
kadar zorlu ve tarihsel bir görevdir.
Darbe, genç kuşakların geleceğini de karanlığa boğdu. Dolayısıyla genç
kuşaklarla bağ kuramayan, kendisini genç ku-şaklara doğru anlatamayan
ve onların ka-tılımını sağlayamayan bir hareketin başa-rı şansının zayıf
olduğunu düşünüyoruz. Öte yandan kendi tarihi ile yüzleşeme-yen, darbecilerin
yargılanmasını hedef olarak önüne koymayan bir gençlik ha-reketinin de
kaderini eline alma ve geleceğini kurma şansı yoktur. Zira onlar darbenin
yarattığı sosyal-kültürel ortamın içine doğdular ve bu ortamda kişiliklerini
buldular. Bu ortamın da öyle sağlıklı bir kuşak yetiştirmeye elverişli
olmadığı gö-rünen gerçek. Bu açıdan gençliğin 12 Ey-lül ile hesaplaşması
aynı zamanda kendi sosyal kişiliğini ve normlarını belirleyen bir dönemle
de hesaplaşması demek.
Ayrıntıdaki farklar bir yana aslında 78'liler ile bugünkü gençlik hareketi
ara-sında bir kader birliği mevcut. 78'liler olarak yeni genç kuşaklarla
buluşma çabası içindeyiz. Zaten uzun vadede bir nöbet değişimi ile vakfımızın
mücadelesini ve yönetimini gençlere bırakmak gerektiğine inanıyoruz.
78'liler Girişimi'nin sözcüsü Celalettin Can, sene başında ODTÜ'de
yapılan Şemdinli toplantısında "Şemdinli Susurluk'tur; Şemdinli 12
Eylül'dür!" demişti. Şimdi de Şemdinli olayının baş zanlılarından
birisi Genelkurmay Başkanlığı'na getirildi. 12 Eylül ile Şemdinli arasında
nasıl bir ilişki var?
Aslında Şemdinli'de bin yıllara daya-nan derin devlet hayaleti bir kez
daha homurdandı. Şemdinli, Susurluk'tur; yargısız infazlar ve kayıplardır.
Kürt yoksul-ları üzerinde yürütülmek istenen bir savaştır. Hukuksuzluğun
egemenliğidir. Sürekli insan hakları ihlalidir. Kısacası, Şemdinli 12
Eylül'ün ta kendisidir. Türk siyasal yaşamının çetrefilli dönemlerinde,
kamuoyunda derin devlet adıyla bilinen Özel Harp Dairesi, sahneye çıkarak
toplumsal gidişatın yönünü belirleyen ve hiçbir şekilde yargı tarafından
denetlenemeyen bazı eylemlere girişmektedir. Cumhuriyet tarihi boyunca
aydınlanmayan bir çok olay var. Dersim katliamı gibi yaşanan bir çok olayla
birlikte Tan Matbaası baskını, 6-7 Eylül Olayları; Maraş, Sivas, Çorum,
katliamları, Nokta Operasyonları gibi onlarca örneği var tarihimizde bunun…
Özel Harp Dairesi, farklı kurumsal isimler altında devlet ör-gütlenmesi
içinde hep oldu. 12 Eylül'ün hazırlanmasında, bu gizli örgüt esaslı ve
tayin edici bir rol aldı. 12 Eylül'den son-ra ise yeni baştan ve daha
güçlü bir şe-kilde organize edildi.
Bir bakıma 12 Eylül'le hesaplaşmak; onun gizli çekirdeği Özel Harp Dairesi
ile de hesaplaşmaktır. Bu tarih açığa çıkarılmadığı sürece Türkiye daha
çok Susurluklar, Şemdinliler yaşayacaktır. Şem-dinli dosyasında adı geçen
Yaşar Büyükanıt'ın, daha Genelkurmay Başkanı Hi-mi Özkök'ün görev süresi
bile dolmadan alelacele Genelkurmay Başkanlığı'na atanması, Türkiye'deki
hakim devlet anlayışının halen hangi bilinç sularında gezindiğini gösteren
tarihsel bir ironidir. Şemdinli dosyasında Yaşar Büyükanıt'ın ismine yer
veren savcının görevden el çektirilmesi ise askeri vesayetin, yargı ve
hukuku da belirlediğini göstermesi açısından üzerinde çok tartışılması
gereken önemli bir vakadır. Daha yürünecek çok yol var yani…
12 Eylül'ün 26. Yılında 78'liler etkinlikleri hakkında bilgi verir
misiniz?
12 Eylül'ün 26. yılı vesilesiyle 8-24 Eylül tarihleri arasında 12 Eylül'ün
26. yılında, Yargılayalım… Asmayalım… Besleyelim… isimli bir kampanya
düzenliyoruz. Sergiler, film gösterimleri, atölye çalışmaları, yürüyüş,
konser, basın toplantıları, gazete-radyo ve TV söyleşileri, stantlar,
çadır ve toplantılar dizisinden oluşan geniş ve zengin içerikli bir kampanya
bu...
Kimi teknik sorunlar bir yana, tüm çalışmalarımız tamamlanma aşamasına
geldi. 12 Eylül'ün 26. yıldönümünde; darbecilerin yargılanması için sürdürdüğümüz
kampanyamızın, 78'liler Girişimi'nin aktivitesini daha ileri bir noktaya
taşıyacağı kanaatindeyiz. 26 yıldır Türkiye'nin üzerine bir karabasan
gibi çöken 12 Eylül ile hesaplaşmak ve bu kabustan aydınlık ve özgür bir
eylül sabahına uyanmak için kurtulmak zorundayız.
Aydınlık bir eylül sabahına uyanmak
için..
Darbeciler Yargılansın!
sayfa başına dön
|