Güncelleme:
22.11.2006
             

 

Site içi arama


google'da ara
antikapitalist'te ara


Türkiye Sosyal Forumu İstanbul'da Toplanıyor

Onur Doğulu

Türkiye Sosyal Forumu (TSF) 30 Eylül - 01 Ekim 2006 tarihleri arasında İstanbul'da toplanacak.
Türkiye'nin Güney Lübnan ve Kuzey Irak'a asker göndermeyi tartıştığı şu günlerde TSF, Türkiye'de bir çok farklı alanda faaliyet gösteren hareketleri bir araya getirecek.
Ekim 2005'te İstanbul'da başlayan, daha sonra sıra-sıyla Diyarbakır, Ankara ve İzmir’de yapılan toplantılarla devam eden hazırlık sürecinin sonunda bir araya gelen 60 kurum, toplam 24 seminer ve 24 atölye çalışması yapılmasına karar verdi.
Seminerlerde, Ortadoğu' dan, Kürt sorununa, enerji politikalarından gecekondu yıkımlarına, sendikal haklardan kadın haklarına, tecritten Avrupa Birliği’ne bir çok konuda farklı görüşler tartışılacak, farklı hareketler birbirleriyle deneyimlerini paylaşacak.
Seminerlere yurtdışından birçok aktivistin davet edilmesi planlanıyor. Pakistan asıllı İngiliz yazar Tarık Ali ve Filistin direnişinin simge isimlerinden Meryem Abu Dakka ismi geçen davetliler arasında.
Seminer ve atölye çalışmalarının yanı sıra forum, bir çok sanatsal ve kültürel çalışmaya da ev sahipliği yapacak. Konserler, resim ve karikatür sergileri, amatör tiyatro gösterileri ile bir çok muhalif sanatçı ve kültür evi sosyal forumda yerlerini alacak.
Oldukça sıcak siyasi gelişmelerin yaşandığı şu günlerde güçlü ve zengin tartışmalara ev sahipliği yapacak bir TSF, önümüzdeki dönemde toplumsal muhalefetin birlikteliği için yeni olanaklar sağlayabilir. 4-7 Mayıs ta-rihlerinde Atina'da düzenlenen 4. Avrupa Sosyal Forumu'na yaklaşık 1.200 kişiyle katılan ve 50 seminer ve atölye organize eden TSF'nin bütün birleşenleri farklı hareketlerin ve bire-y-lerin deneyimlerini paylaştığı, ortak bir mücadele takvimi oluşturdukları ve tüm çevrelerin sesini duyurduğu bir zemin olması için çabaladığı ölçüde gerçek anlamını kazanacaktır.
Bilindiği üzere Sosyal Forum hareketi, 2001 yılında Brezilya'nın Porto Alegre kentinde toplanan Dünya Sosyal Forumu (DSF) ile başlayan bir süreçtir. TSF, kendisini bu sürecin bir parçası olarak görür ve DSF ilkelerini benimser. Bu sürece ilişkin faaliyetini temel olarak Avrupa Sosyal Forumu (ASF) ve Akdeniz Sosyal Forumu (AKSF) ile ilişkilendirir. TSF sadece protestolarla sınırlı olmayıp, toplumsal hareketlerin ve bireylerin, deneyimlerini paylaşacakları, eğitici etkinlikler düzenleyecekleri ve ortak mücadele takvimleri oluşturacakları bir zemin olmayı amaçlar. TSF ilkelerinde de belirtildiği gibi forum ayrımcılığa uğrayan tüm çevrelerin seslerini duyurmaları için olanaklar yaratılması hedef-ler.
TSF hazırlıkları ve se-minerlerin tam listesi: www.sosyalforum.org

 

Kurtlara değil üreticilere destek ver

Sadık Karadeniz

ORDU’DA 100 bin kişiyi 30 Temmuz'da sokağa döken öfke, hayatları fındığa bağlı olan milyonlarca insanın yaşadığı mağduriyete dayanıyor.
Fiskobirlik fındık fiyatını 7,4 YTL olarak açıklamıştı . Hükümet ise siyasi nedenlerle Fiskobirlik'e karşı tutum aldı. Fatura da üreticilere çıkarıldı. Fındık fiyatları, üretim maliyetlerini bile karşılamayacak bir düzeye düşürülmek isteniyor.
40 ilden katılımla gerçekleşen mitingde Cüneyt Zapsu kuklasını yakıldı. Ü-reticilerin pankart ve afişlerinde "Fındık Koşnili (Kurdu) Zapsu" ''Tayyip bey boşveki,l çiftçi aç sefil'' yazıyordu.
2002'den bu yana Dünya Sert Kabuklu Meyveler Konseyi Başkanı olan Zapsu ve ailesi aynı zamanda ihracatçı Balsu Gıda Şirketi'nin sahibidir. Dolayısıyla fındık fiyatının düşük olmasından doğrudan kazanç sağlayanlar arasındadır.
Asıl mesele de zaten fındık fiyatının üreticiler aleyhine sürekli Zapsu ailesi gibi ihracatçılar lehine belirlenmek istenmesidir. Ülke fındığının % 30’unu ihraç eden Trabzonlu Oltan Gıda Şirketi'nin patronunun, Ziraat Odaları için ''hepsi komünist'' demesi de bu durumu bir kez daha ortaya koyuyor.
Ağustos ayında hükümet Fiskobirlik'i devre dışı bırakarak fındık alım görevini Toprak Mahsulleri Ofisi'ne (TMO) verdi. Fındık alanında hiç deneyimi olmayan, üstelik görevli olduğu tahıl alımları konusunda ciddi sorunlar yaşayan ve 914 milyon YTL borucu olan TMO'nun 650 bin ton arz fazlası fındığı ne yapılacağı merak konusudur.
Hükümetin bu adımı sadece Fiskobirlik'i hizaya getirmek için attığı da iddia ediliyor. 12 Eylül'de Fiskobirlik Olağanüstü Genel Kurulu yapılacak. Hükümet'in istediği bir yönetim çıkarsa fındık alım sorumluluğunu yeniden Fiskobirlik'e verileceği öne sürülüyor.
Bütün bunlar uluslar arası düzeyde genelde tarım özelde de fındık üzerine büyük oyunların döndüğü bir ortamda yaşanıyor. Dünya piyasalarındaki fındığın yüzde 80'i burada üretiliyor, büyük bölümü Almanya'daki borsada işlem görüyor. Almanya da üretimi AB üyesi ülkelere kaydırmaya, ABD de kendi üretimini artırmaya çalışıyor. Ayrıca dev küresel tekeller bu alana giriyorlar. İMF bizlere "destek alımlarını durdurun, fiyatları sübvanse etmeyin" derken ABD ve AB kendi üreticileri ve bu dev şirketleri sübvanse edi-yorlar.
Dünyada ve Türkiye'de ister üretici ister maaşlı çalışan olsun hepimizin yaşamları bu tür cendere-lerde öğütülmek isteniyor. Cendereyi kırmak için ise çok daha büyük ve koordineli mücadelelere ihtiyaç var.

 

Biz de muhatabız!

Özer Kayserilioğlu

Şimdiye kadar eğitim camiasının üvey evlatları olarak görülen biz ücretli-sözleşmeli-vekil öğretmenler artık bu duruma daha fazla sessiz kalmayacağımızı gösterdik.
Eylemlilik ve örgütlenme çalışmalarımızla ilk önce 40 kredilik İngilizce hakkımızı geri aldık, daha sonra da 4/C durumundaki arkadaşlarımızın şimdilik 4/B 'ye geçmesini sağladık.
Yaz aylarında maaş alamayan on binlerce arkadaşımız, hak ettikleri maaşlarını bu yaz almışlardır. Bizler 4/B'nin de yetmeyeceğini biliyoruz. İşgüvenceli, daimi kadro talebimizi ve KPSS sınavı sonucu atanamayacak 180 binden fazla öğretmen arkadaşımıza ve yakında mezun olacak on binlerce öğrenci arkadaşımıza KADRO İSTİYORUZ.
Hep beraber eğitim alanının neo-liberal temelde yeniden yapılandırılması sonucu yaşadıklarımızın kade-rimiz olmadığını göstereceğiz
2006 KPSS'ye baktığımızda lisans düzeyi mezunlarından 400 bin kişinin sınava girdiği görülüyor. Bunlardan 202 bini sadece eğitim bilimleri alanından girmiştir. Geçen yıl eğitim bilimlerinden giren kişi sayısı 185 bin kişi idi. Görülüyor ki 17 bin kişi dışarıda kalmıştır. Ve sadece 17 bin öğretmen alınacaktır. Eğer bizler bir şeyler yapamazsak sorunumuz her gün daha da çözülemez bir duruma gelecektir.
Devlet bir yandan "haydi kızlar okula" kampanyası yaparken yüz binlerce genci iş güvencesiz ve ucuza çalıştırmanın ortağı olmaktadır. Ama bu süreçte artık "BİZ DE MUHATTABIZ!" diyoruz.
15 Ağustos'ta MEB ile sendikalar arasında başlayacak toplu görüşme-ler sırasında bizler de Ankara'da olacağız. Bizleri görmeden alınan her karara itirazımız var. Bir yıldır internetten ve birebir çalışmalarımız sonucu oluşan beraberliğimizi göstereceğiz.

 

sayfa başına dön


 
gazete arşivine git