|
İncirlik'te
atom bombaları var:
Nükleer Tehlike İran'da Değil, ABD ve Üslerinde
Cem Uzun
Nükleer silahların üretimi ve kullanımı bütün insanlığı
tehdit ediyor. Ancak ABD'nin İran'a yönelik tehdidi tümüyle ikiyüzlüdür.
Irak'a saldırı gerekçesi olarak kitle imha silahları kullanılmıştı. İran'a
yönelik tehditler de nükleer silah geliştirme potansiyeli etrafında örülüyor.
İran'ın çalışır durumda nükleer reaktörü yok. Bu nedenle plütonyum üretemiyor.
En ilkel atom bombasını yapmak için gerekli olan uranyum-235 üretmesi
için de 50 bin santrifüjlü bir fabrikaya sahip olması gerekiyor. İran
uranyumu yüzde 3 düzeyinde zenginleştiriyor. Atom bombasını yapmak için
gerekli oran ise yüzde 80.
İran bir nükleer tehdit değil. Asıl nükleer tehdit ABD gibi büyük güçlerden
geliyor. Bu ülkeler, nükleer silahların yayılmasını önleme anlaşmasını
da ihlal ederek nükleer silahları olmayan ülkelere karşı nükleer bomba
kullanma tehdidinde bulunuyorlar.
ABD'nin İran'a karşı nükleer silah kullanma olasılığı çok yüksek. ABD'nin
Vietnam'da yaptığı My Lai katliamını deşifre etmesiyle tanınan Amerikalı
gazeteci Seymour Hersch, 17 Nisan 2006 tarihli The Newyorker gazetesinde,
Bush yönetiminin İran'ı vurma planlarını açıkladı. Hersch, ABD'nin yer
altı tesislerini bombalamak için kullanılan B-61 nükleer silahlarına başvurma
olasılığına dikkat çekiyor. İran'ın yer altında bulunan uranyum zenginleştirme
tesislerinin yok edilmesi düşünülü-yor. George W. Bush, Hersch'in yazısını
"çılgın spekülasyon" olarak değerlendirdi, ama raporun gerçekliğini
inkar etmedi.
Riskler büyük
Nükleer silah kullanımına karşı ABD ordusu ve yönetim hiyerarşisi içinde
bile bir muhalefetin varlığına rağmen, başka riskler söz konusu. ABD ilk
aşamada nükleer silah kullanmasa bile bunlara bir sonraki aşamada başvurabilir.
İran'a yapılan bir saldırı Irak'ta olduğundan daha büyük bir direniş ile
karşılaşacaktır. Kendini kazanamayacağı bir savaşın içinde bulacak olan
ABD ordusunun nükleer silah kullanma olasılığı iyice artacaktır.
İran'a nükleer bombaların atılması yüz binleri öldüreceği gibi bütün bölgeyi
radyasyona maruz bırakır.
Bombalar İncirlik'te!
ABD, nükleer bombalarının bir kısmını ülke dışında depoluyor. 90 adet
B-61 tipi nükleer bomba Türkiye'de bulunuyor. Balıkesir, Akıncı ve İncirlik
üsleri nükleer başlık atabilecek kapasiteye sahip. Konya yakınındaki üs
de nükleer bomba kullanım tatbikat alanını oluşturuyor. 1996'da Balıkesir
ve Akıncı'daki nükleer bombalar İncirlik'e taşındı. İncirlik'teki 50 bombanın
ABD, 40'ının Türk F-16 uçaklarıyla atılması öngörülü-yor.
Asıl tehlike Beyaz Saray ve Pentagon'da oturan ve nükleer silahları olan
deliler ve onların Erdoğan gibi işbirlikçilerinden kaynaklanıyor. Savaş
karşıtı hareket bunları durdurmak için bütün gücüyle seferber olmalıdır.
Nükleer bomba: Ölümün küçüğü olmaz
İki tür atom bombası vardır. Bunlar uranyum ve plütonyum bombalarıdır.
Bir uranyum bombası için 35-40 kg'lık uranyum-235'e ihtiyaç vardır. Doğada
uranyum-235 sadece yüzde 0,7'lik bir konsantrasyonda bulunur.
Plütonyum bombası ise 4 kg ağırlığında, greyfurt büyüklüğünde içi boş
bir küredir. Plütonyum bombası daha küçük olmasına rağmen, daha ileri
bir teknoloji gerektirir. ABD Hiroşima'ya uranyum, Nagazaki'ye de plütonyum
bombası atarak ikisinin öldürme gücünü karşılaştırdı.
Her iki bombanın yapımı da devasa bir yatırım gerektirir. Uranyum-235'i
gerekli oranda zenginleştirmek için on binlerce santrifüjü bulunan fabrikaların
kurulması gerekiyor. Doğada bulunmayan plütonyumu elde etmek için ise
nükleer reaktörlere ihtiyaç var. Nükleer reaktörlerin kurulma nedeni elektrik
enerjisi üretmek değil, plütonyum elde etmektir. ABD'de yapılan ilk 4
nükleer reaktör atom bombası yapımına yönelikti.
ABD'den sonra Sovyetler Birliği, Britanya ve Fransa nükleer bomba üretti.
Çin, İsrail, Güney Afrika, Hindistan ve Pakistan nükleer bombaya sahip.
Sürekli inkar etmesine rağmen, İsrail'in 300 nükleer başlığı bulunduğu
biliniyor. Bunların arasında uzun menzilli toplardan atılabilen bombalar
ve devasa güce sahip füzyon bombaları bulunuyor. İsrail'in 1500 km menzilli
Jericho-2 füzeleri Türkiye ve Ortadoğu'nun büyük bir kısmına nükleer bomba
atabilecek durumda.
Güney Afrika'da, beyaz ayrılıkçı yönetimin, İsrail'in yardımı ile geliştirdiği
atom bombası programı 1990 sonrası siyahi yönetim tarafından terk edildi.
ABD'nin bine yakın nükleer silahından standart termonükleer savaş başlığı
olan WM-88, 20 milyon ton patlayıcıya eşdeğer güçtedir. Taksim'in üzerine
bir WM-88 atılsa Avcılar'dan Kartal'a kadar her yer yıkılır, Tuzla'dan
Büyükçekmece'ye kadar dev yangınlar olur, Gebze veya Silivri'de açık alanda
bulunanlar aldıkları yanıklar nedeniyle ölür. Patlama Hakkari'den bile
gözle görülebilir.
Nüfusun yüzde 40'ı anında, yüzde 30'u da aldığı yaralar nedeniyle birkaç
gün içinde ölür. En talihsiz olanlar ise geride kalan yüzde 30 olur; çünkü
onları tedavi edecek hastanelerin de tahrip olacağını hesaba katarsak,
radyasyon nedeniyle büyük acılar içinde ölmeleri üç hafta sürer.
Bunlar tek bir bombanın etkileridir. Ancak nükleer bir savaş çok sayıda
patlama ve bunların katlanarak büyüyen etkisi anlamına gelecektir. Bundan
daha küçük nükleer bombalar da vardır. Bunların gücü de Hiroşima ve Nagazaki'ye
atılan atom bombalarının gücüne eş değerdir. Hiroşima'ya atılan bomba
toplam 300 bin kişinin ölümüne neden olmuştu. WM-88'in binde bir gücüne
sahip olan sözde küçük bombalar aslında daha tehlikelidir; çünkü kullanılması
daha makul görülebilir.
İncirlik'te bulunan B-61 tipi bombalar dört ayrı güçte patlatılabiliyor.
0,3 Kt'lik bir patlama gücü Hiroşima'ya atılan bombanın 1/40'ı kadardır.
Bombanın patlama gücü Hiroşima'ya atılanın dört katına kadar çıkarılabiliyor.
Başka bir de-yişle bu bombalar ABD'nin İran'a karşı kullanmakla tehdit
ettiği türden bombalardır.
Bir B-61 bombasının en düşük güçte patlatılması bile on binlerce insanın
hayatına mal olurken, tüm bölgeye radyasyon yayacaktır. İstanbul veya
Tahran'ın nüfusunu yok etme gücüne sahip bu bombalar, ne küçük ne de güvenlidir.
Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması
Bu anlaşma nükleer silahlara sahip olduğunu ifade eden ülkeler ile nükleer
silahları olmayan ülkeler arasında imzalanmıştır. Nükleer silah sahibi
ülkeler, bu anlaşma ile nükleer silahları olmayan ülkelere karşı nükleer
silah kullanmayacaklarını taahhüt ediyorlar. Anlaşma ayrıca, nükleer teknolojinin
barışçıl amaçlarla kullanımı için, nükleer silahı olmayan ülkelere verilmesini
öngörüyor. Anlaşma bütün nükleer silahların azaltılmasını da şart koşuyor.
Ne var ki ABD, Britanya ve Fransa nükleer silahların söz konusu olmadığı
bir tehdide karşı nükleer silah kullanabileceklerini açıkladılar. İsrail
(nükleer silahı olduğunu reddederek), Hindistan, Pakistan ve Küba anlaşmayı
imzalamadı; Kuzey Kore'nin ise (anlaşmaya imza atmış olsa da) bir veya
iki nükleer silahı olduğu düşünülmektedir.
Anlaşmanın öngördüğü nükleer silahsızlanma hiç de ciddiye alınmıyor. ABD,
Nisan 2003'te yeniden plütonyum bombası üretimine geçti. ABD, nükleer
silah üretimine her yıl 6 milyar dolar harcıyor. ABD'nin şu anda 9600
nükleer silahı var.
"Nükleer santral değil, rüzgar çiftlikleri istiyoruz!"
Dilan Gitmez
(www.sinopbizim.org sitesinden)
Hükümet hiçbir şekilde halka danışmadan nükleer enerjiye geçiş projesini
sonuçlandırma aşamasına getirdi. Projeye ilgi duyan firma temsilcileriyle
görüşmeleri sürdüren ve çalışmaları takvime bağlayan Enerji Bakanı H.
Güler, yaptığı konuşmalarda sadece olası yatırım seçeneklerini değerlendirdi;
fakat kamuoyunu kapsamlı bir şekilde bilgilendirmedi. Nükleer santral
kurulmasının söz konusu olduğu illerden Sinop'ta santralin tapu-kadastro
işleri, anti-nükleer hissiyata sahip olduğu gayet iyi bilinen kamuoyundan
gizlenerek tamamlandı. Enerji Bakanlığı ile Elektrik İşleri Etüd İdaresi
Genel Müdürlüğü, bir yandan atom enerjisi çalışmalarını sürdürürken; internet
sitelerinde nükleer enerjiyle ilgili hiçbir bilgi vermemekle birlikte,
bilgi edinme başvurularını da geçiştiriyor. Alternatif enerjiye yönelim
bilinçli bir şekilde geri planda tutuluyor. İşte 'sinopbizim.org' da Sinop'ta,
hükümetin bu gizli nükleer kampanyasına karşı kamuoyunu bilgilendirici
bir kampanya başlattı. Bu kampanyanın hedefi: "Nükleer enerjiyi tamamen
reddetmek, ili-miz ve ülkemiz için enerji açığını daha ucuza ve çevreye
zarar vermeden, sürdürülebilir kaynaklarla gidermenin yöntemlerini uzun
vadeli, kalıcı devlet politikalarıyla tespitini talep etmek"
29 Nisan Cumartesi, Sinop'ta 'Nükleere Hayır' mitingi ve yürüyüşü düzenlenecek.
Kampanyanın web sitesi: www.sinopbizim.org
'Nükleere Hayır' imza kampanyası: www.sinopbizim.org/kampanya/imza.asp
sayfa başına dön
|