Güncelleme:
22.11.2006
             

 

Site içi arama


google'da ara
antikapitalist'te ara


Ortadoğu’ya Gerçek Barış ve Demokrasi:
İşgallere Son

İşkence Sistematik!

Irak, Afganistan ve Guantanamo'daki işkence vakalarının iddia edildiğinin tersine sistematik olduğu iyice netleşti. İşkencelerin, doğrudan ABD Kongresi'ne bağlı gizli bir birimin yönetiminde olduğu ortaya çıktı. Amerikan Sivil Haklar Birliği'nin (ACLU) açıkladığı Irak, Afganistan ve Guantanamo'da süren sadistik işkenceler ve iradi şiddetin ne denli büyük boyutta olduğunu gösteren 35 bin dokuman, CIA ve özel birliklerden oluşan Görev Gücü 626'nın faaliyetlerini, ABD ordusunun gizli işkencehaneler kurduğunu ve Ebu Garip skandalının üstünü örtmeye çalıştığını gün ışığına çıkardı.
Mayıs 2004'te FBI ajanlarına gönderilen bir e-mailde tutukluların askeri köpeklerle korkutulması, uykudan mahrum bırakma, sürekli stres yaratmayı hedefleyen sorgulamaların yapılması; yani işkence yapılması emri yer alıyor. Dokümanlar Guantanamo'da işkence gören tutukluların kendilerini İsrail bayrağına sarılmaya zorlanmasının ve Kuran'a karşı hakaretin işkencenin bir parçası olarak gösteriyor.
Görev Gücü 626, Bağdat'ta tecavüz dâhil sayısız işkence vakasının da sorumlusu. Irak'ta, Azimyah Sarayı gibi sayısız işkencehanenin bulunduğu ortaya çıktı. Buralarda erkek ve kadın tutukluların birbirlerine tecavüze zorlanması, tutuklulara elektrik verilmesi, sigara söndürme ve dayak uygulamalarının yaygınca yapıldığını gösteriyor. Geçen yıl, Ebu Garip skandalının patlak
vermesinden sonra Afganistan'da yapılan işkenceleri belgeleyen dokümanların yok edildiği de ortaya çıktı.
Dokümanlar, bu olayların bilinmesine rağmen hiçbir şekilde soruşturulmadığını ve hatta olayların üstünün nasıl kapatıldığını gösteriyor.
Human Rights First (Önce İnsan Hakları) örgütü Irak ve Afganistan'da ABD gözetiminde 98 esirin öldüğünü rapor etti. Rapora göre, 2002'den beri Irak ve Afganistan'da ABD gözetimindeki merkezlerde, tespit edilen 98 ölüm vakasından 34'ünün kasten ya da dikkatsizlik sonucu cinayet olduğu yönünde kanıt ya da şüpheler var. Sekiz ile 12 esir ise sorguda işkence ile öldürüldü. Raporda ABD ordusunun sorumlulara nadiren ve çok hafif cezalar verdiğine işaret edildi.
Bush yönetiminin yeni soruşturmalar yapma niyeti yok. Pentagon sözcüsü, 'fotoğraflarda yeni bir şey olmadığını, zaten 25 kişinin yargılandığını' söyledi. ABD mahkemesi geçen yıl rütbe indiriminden 10 yıl hapse dek dokuz askere ceza kesmişti. Ceza alanlar 'Emirleri yerine getirdik' deyip günah keçisi yapıldıklarını söylerken, askeri soruşturma dönemin Amerikan güçleri komutanı Richardo Sanchez ve Geoffrey Miller'i aklamıştı. Ama sorguda ölen en az üç kişiyle ilgili suçlanan bile olmadı!!
Ebu Garib Raporu
Geçtiğimiz ay İngiliz The Guardian gazetesi, ABD ordusunun Ebu Garib raporunu yayımladı. Rapor, Ebu Garib Cezaevi'nde işkence, tecavüz hatta cinayet olaylarının sistematik şekilde uygulandığını gösteriyor.
Raporda, cezaevindeki işkence dehşetini yaşayanların sayısı binlerle ifade ediliyor. ABD ordusuna göre, Ebu Garib Cezaevi'nde Iraklı tutuklulara işkence yapılırken çekilen fotoğraf sayısı bin 325.
Cezaevindeki işkence sadece fotoğraflanmakla kalmamış, tutuklular işkence görürken çekilen 93 video kaydı bulunuyor.
ABD askerlerinin bir diğer uygulaması da, Iraklı mahkumları çırılçıplak soyarak, birbirleriyle cinsel ilişkiye girmeye zorlaması. Bu şekilde çekilen fotoğraf sayısı ise 29'u buluyor.
Ölümü şüpheli bulunan Iraklı tutuklulara ait fotoğraf sayısı 546.
Cezaevindeki işkence, cinayet ve tecavüz olaylarını belgeleyen bu kanıtların 18 ekim-30 aralık 2003 tarihleri arasında çekildiği belirtiliyor. Yani binlerce kayıt sadece iki buçuk aylık süre içerisinde elde edilmiş.
Bu arada Muhammet karikatürleri sırasında "basın ve ifade özgürlüğü" diye feveran eden Bush hükümeti, Irak'ın Ebu Garib cezaevindeki işkenceyle ilgili yeni fotoğrafların yayınlanmasının 'zararlı' olduğunu da açıklamayı ihmal etmedi!

Avrupa İşkence Birliği

İşkencehanelerin bir kısmı Polonya ve Romanya'da bulunuyor. Dahası, bir Avrupa Parlamentosu üyesinin Ocak ayında yayımladığı rapora göre, "Avrupa hükümetleri, CIA'in ele geçirdiği esirleri Avrupa hava sahası ya da havaalanları üzerinden naklettiğinden haberdardı", "Bu nakillere 100'den fazla kişi maruz kaldı. Kişilerin kaçırıldığı, özgürlüklerinden mahrum edildiği, insan hakları standartlarına uymayan ülkelere nakledildiği ve oralarda işkence gördüğü kanıtlandı. Bu, aslında hiçbir zaman yalanlanmadı".

 

Filistin ile Dayanışma

ABD ve ortakları, bir yandan demokrasi bahanesiyle Ortadoğu'yu kana bularlarken, bir yandan da demokratik seçimlerle işbaşına gelmiş Hamas'a diş gösteriyor. Sebebi Hamas'ın İsrail devletini tanımaması, Filistinlilere kan kusturan İsraillilere karşı silahlı mücadele yürütmesi ve Hamas'ın İslamcı terörist örgüt olarak görülmesi.
Hamas, bunların yanında, El Fetih iktidarının ABD ve İsrail ile fazla yakınlaşması ve giderek de bir yolsuzluk batağına yuvarlanması üzerine popülerlik kazanmıştı.
Hamas'ın ve onu destekleyen Filistinlilerin İsrail'i tanımamaları son derece doğal; çünkü İsrail kuruluşundan bu yana bölgede emperyalizmin köpekliğini yapıyor, Arap devletlerini uysallaştırmak için savaşıyor ve ABD ve ortakları tarafından silahlandırılıyor. İsrail ordusu, taş atan Filistinli çocukların kafasına kurşun sıkmaktan çekinmiyorlar ve bu da Filistinlilerin öfkesini intihar bombacısı olacak kadar arttırıyor elbette. İsrail, her gün Filistin topraklarında dehşet yaratmakla kalmıyor, açık açık veya gizlice yeni Yahudi yerleşimleri kurarak Filistinlileri evsiz bırakıyor. Filistin ekonomisini çökerttiler; şu anda her yüz Filistinli'den 70'i işsiz.
Filistinlilerin acilen adil bir barışa, işe ve eve ihtiyaçları var. Türkiye'de yaşayan bizler, İsrail'in bölgedeki en büyük müttefiki olan Türkiye'nin korsan devletle tüm ilişkilerini kesmesini istiyoruz.
Türkiye'nin ve savaş karşıtlarının rolü
Abdullah Gül'ün Hamas ile görüşmesi Filistinlilere destekten ziyade, ABD mesajlarını iletme işlevi gördü. Ankara'ya çağırdıkları Hamas temsilcileriyle sanki cüzamlılarmış gibi davrandılar; hatta görüştükleri salonlardaki AKP amblemlerinin üstlerini örttüler. Temsilcilere "öğüt" diyerek aba altından sopalar gösterildi,. Yani Türkiye, Hamas'ı hizaya getirmeye çalıştı.
ABD ve İsrail bu görüşme sonrasında her ne kadar ateş püskürseler de, Genişletilmiş Ortadoğu İnisiyatifi çerçevesinde Türkiye biçtikleri rol bu. Her iki ülke de Hamas ile doğrudan görüşemeyeceği için bu işi Tayyip taşeronuna fiilen devrettiler.
Kahire Konferansı 23 Mart'ta
Hamas kendisine verilen "öğüt"lere uymayacağını açıkladı. Filistin halkının kendi temsilcisi olarak seçtiği bir yönetimin İsrail ablukası alında işi hayli zor. İsrail, ABD ve Avrupa para musluklarını kapatmaya başladılar, askeri abluka ağırlaştırıldı.
Bu durumda dünya ve Türkiye savaş karşıtı hareketinin ve özellikle Ortadoğu muhalefetinin tavrı kritik olacaktır. Kahire Konferansı 23-26 Mart tarihlerinde Mısır'da yapılacak ve Irak'ta işgalin sonlandırılması, İran'a saldırı hazırlıkları ve Filistin ile dayanışma sorununu ele alacak. Düzenleyicileri Filistin seçim sonuçları konusunda şu açıklamayı yaptılar. "4. Kahire Konferansı, Filistin halkının demokratik tercihini tümüyle destekliyor ve dünyada özgürlük için mücadele eden herkesi de Filistin halkını desteklemeye çağırıyor."

 

Afganistan, uyuşturucu sömürgesine dönüştü

Afganistan işgalinin beşinci yılına girerken ülke tam bir karmaşa yaşıyor. Çatışmalar sürerken işsizlik ve açlık Sahara-altı Afrika düzeyinden daha kötü bir noktaya ulaştı. Devlet başkanı Hamid Karzai'nin kukla yönetimi Kabil sınırlarının ötesine geçemiyor.
ABD'nin Karzai hükümetine verdiği fonlar yıldan yıla azalıyor. Afganistan'ın ilerleme kaydettiği tek alan uyuşturucu ticareti! Dünyada satılan eroinin yüzde 90'ı Afganistan kökenli. 80lerden beri sürekli bir çatışma içinde olan Afganistan, Amerika'nın müdahalesiyle bir uyuşturucu üretim sömürgesine dönüştürüldü.
Bush yönetiminin, ülkeyi yeniden inşa etmek ve demokratikleştirmek gibi bir hedefi baştan beri yoktu. Savunma Bakanı Rumsfeld ise hala daha Afganistan'ın bir demokrasi "modeli" olduğunu iddia ediyor. Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice da "Afganistan'daki dönüşüm dikkat çekici" diyerek koroya katılıyor.
Karzai hükümetinin tabanda hiçbir desteği yok. İşgal sona erdiği anda hükümetin ayakta durma şansı yok.
Amerika'nın Ortadoğu işgallerinin bir "demokratik devrim" olduğunu hala daha düşünenler için Afganistan iyi bir örnek. İşgal son bulmadıkça Afganistan'da ve Irak'ta demokrasi mümkün değildir.

 

sayfa başına dön


 
gazete arşivine git