Güncelleme:
03.11.2006
             

 

Site içi arama


google'da ara
antikapitalist'te ara


Hangisi daha ırkçı? Hangisi daha ayrımcı?

Avusturya’da HAİDER; Türkiye’de MHP

Avusturya
Avusturya'da saldırgan bir göçmen karşıtı politika izleyen aşırı sağcı Özgürlükler Partisi iktidar ortağı oldu. Partinin lideri Jörg Haider, milyonlarca insanın ölümünden sorumlu olan Nazi subayları için, "onlar savaşın suçlusu değil kurbanlarıdır" diyor. Nazi vahşetinin başkahramanları olan SS'ler için ise, "cesaretli ve iyi karakterli" diyen ırkçı Özgürlükler Partisi, Ekim 1999'daki seçimlerde "göçmen akışını durdurma ve yolsuzlukları temizleme" vaadleriyle yüzde 27 oy almıştı. Haider'in yükselişi Avusturya'da son 30 yılda sosyal demokratların liderliğinde bir iktidar vardı. Çoğu zaman muhafazakar parti (ANAP ve DYP benzeri bir parti) ile kurulan koalisyon hükümetleri döneminde sosyal haklarda kesintiler yapıldı, özelleştirme politikaları izlendi. İşsizlik sorununa alışkın olmayan Avusturya'da işsizlik 1997'de yüzde 7'ye ulaştı. Yıllarca iktidarı paylaşan sosyal demokrat ve muhafazakar partilerin uygulamalarından rahatsız olanlar ırkçı Özgürlükler Partisi'ne kaydılar. Anketler, Haider'e oy verenlerin temel gerekçesinin ırkçı, göçmen karşıtı politikalar olmadığını gösteriyor. Özgürlükler Partisi'ne oy veren her üç seçmenden ikisi, iktidarı paylaşan iki büyük partiye tepkilerini göstermek için Haider'e oy verdiklerini söylüyor. Özgürlükler Partisi daha çok geleneksel olarak muhafazakar olan kırsal kesimden oy topladı. Haider'in başkent Viyana gibi büyük illerde aldığı oy, Avusturya genelinde elde ettiği oranın altında kaldı. Mavi yakalı işçilerin büyük çoğunluğu sosyal demokrat partiye oy vermek istemedikleri için sandık başına gitmedi. Yine de Haider bu kesimdeki desteği daha düşüktü. AB neden rahatsız? Avrupa Birliği Haider'in hükümete girmesinden rahatsız ve ambargo kararı aldı. AB, çeşitli belgeler imzalatarak Haider'in temel insan hakları ve özgürlüklere saygılı olması konusunda söz almaya çalışıyor. Avusturya'da faşist partiyle koalisyona hazırlanan muhafazakar Halkçı Parti yöneticileri ise ırkçı partinin koalisyonun sadece küçük ortağı olacağını ve anayasanın yabancılara saldırılara izin vermeyeceğini savunuyorlar. Buna benzer saf yorumlar Hitler 1933'de küçük bir oyla iktidara geldiğinde de yapılıyordu. Ama anayasa Hitler'i durdurmadı. Heider'i ve onun cesaretlendirdiği nazi güçleri de zaptedemez. Avrupa yönetici sınıflarının asıl korkusu ise ülkelerindeki Özgürlükler Partisi benzeri partilerin kendi oylarını çalması. Haider durdurulabilir Haider, Hitler'in yöntemlerini izleyerek, nazilerin politikalarını taklit ederek büyük bir sıçrama yaptı. Ancak henüz Hitler'in sahip olduğu çetelere sahip değil. Avusturya'da toplumun üçte ikisinin iktidarın küçük ortağı olarak bile olsa hükümette görmek istemediği Haider'i durdurmak mümkün. Ekim ayında 50 bin kişi Viyana'da Haider'e karşı gösteri yaptı. Haider'e karşı etkili bir muhalafet ancak iki kaynaktan güçlenebilir. Avusturya'da nazilere ve onların ırkçı politikalarına karşı mücadele geleneği var. 1970'lerde naziler örgütlenmeye çalışırken sol güçler bu çabaları boşa çıkarttılar. Benzer bir hareket bugün yeniden inşa edilebilir. Özgürlükler Partisi'ne karşı her türlü protesto bu hareketin gelişimine yardımcı olacaktır. İkinci kaynak ise işçi sınıfının bu hükümetin uygulamaları karşısındaki mücadelesi olacaktır. Özelleştirmeler ve sosyal kesintilere karşı grev ve protestoların gerçekleşmesi tabandaki sendikacı ve sosyalistlerin işçi hareketinin liderliğine ırkçılığa karşı tutum alması konusunda basınç yapmasıyla mümkündür.

Türkiye
Avusturya'da ırkçı bir partinin iktidar ortağı olması Türkiye'de büyük bir endişeyle karşılandı. Medya, ırkçı söylemin, nazi özentiliğinin ne kadar tehlikeli olduğu konusundaki zengin yorumlarla doldu taştı. Başbakan Ecevit bile bu gelişmedn duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Irkçılığa geçit verilmemesi gerektiği, nazizmin engellenmesi için her türlü yola başvurulması gerektiği konusundaki yorumlar bizi de çok memnun etti. Ne var ki bu yorumlar ve yorumcuların değinmekten özenle kaçındıkları bir konu vardı: İktidar ortağı MHP. Bu, affedilmez bir ikiyüzlülüktür. Bu yorumcular ve yöneticiler, MHP'nin ne denli ırkçı ve tehlikeli bir parti olduğunu, çetelerle ilişkisini, katliamlardaki rollerini unutturmaya çalışılıyorlar. Ciddi bir sansürle "kurda" zorla "kuzu postu" giydirenler bugün Haider tehlikesinden bahsediyorlar. MHP'nin başbuğu Türkeş de tıpkı Haider gibi nazilere özenerek bakardı. Hatta bu nedenle 1940'larda yargılanmıştı. Özgürlükler Partisi gibi ırkçı bir çizgide olan MHP, aynen Haider gibi kamuoyuna ırkçı olmadığını söylüyor. MHP'nin farkı Haider'in iktidarına karşı çıkan Ecevit ve DSP'si bir de dönüp kendi ortağına bakmalı. MHP, Haider'in Özgürlükler Partisi'ne oranla çok daha büyük bir tehlikedir. Çünkü MHP, Özgürlükler Partisi'nin şimdilik sahip olmadığı sokak çetelerine sahiptir. Bu çeteler, "Türkiye sizinle gurur duyuyor" diyerek Susurluk çetecilerini omuzlarda taşıyan, "Türksen öğün değilsen itaat et" diyerek sokaklarda terör estiren, Kürt ve alevi düşmanlığı yapan, kin ve nefreti şiddet aracılığıyla örgütleyen ülkücülerden oluşuyor. Her okulda ve mahallede "reis"lik hiyerarşisi içinde "başbuğ"a tapınan ülkücü çetelerin MHP'ye bağlılıkları herkesçe bilinir. MHP'nin yükselişi MHP de tıpkı Haider'in partisi gibi sürpriz bir oy patlaması yaptı. MHP de Haider'in partisi gibi ırkçı söylemlerle (Kürt sorununda "kana kan" diyerek) ve yolsuzlukları önleyeceği, Türkiye'yi ve Türkleri dünyada hak ettikleri yere taşıyacağı vaadiyle oy topladı. Yıllardır iktidarda olan ve yaşamı zorlaştıran ANAP, DYP ve RP'den kopan seçmenlerin tepki oylarını radikal bir söylemle topladı. Tıpkı Özgürlükler Partisi gibi özellikle kırsal kesimlerden çok oy aldı. Büyük şehirlerde Türkiye genelinin altında kaldı. İşçi sınıfı içinde destek bulsa da bu kesimden aldığı oy daha düşük oranda kaldı. Ecevit'in ikiyüzlülüğü MHP sürpriz bir çıkış yapınca Türkiye'de de şok yaşanmıştı. Herkesin tanıdığı MHP'nin iktidar ortağı olup olmayacağı "değişti mi değişmedi mi" tartışmalarıyla başladı. Koalisyon kurulmadan önce DSP Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevit toplumun endişelerine tercüman olmuştu: "Ya bizden olacaksın ya canından diyerek yıllarca sayısız can aldılar… Kaba kuvveti siyasal örgütlenme için kullandılar… Demokratik anlamda bir parti sayılamaz… Mafyalarla çetelerle kaynaştılar… Bu partinin artık değiştiğini öne sürüyorlar. Böyle düşünenlere mi yoksa bu partinin 'hayır değişmedik' diyen liderlerine mi inanalım, bilemiyorum" Ancak Türk egemen sınıfı DSP-MHP koalisyonunu uygun görmüştü ve Ecevit ailesi de seçmenlerinin kızgınlığına rağmen egemenlerin isteğini kabul etti. Patronların medyası da hızla MHP'nin gerçek yüzünü saklayarak "değişti" havası yaydı. Ancak Bahçeli'nin de ısrarla vurguladığı gibi "MHP 33 yıldır değişmedi." Ecevit şimdi bütün bunları bilmiyormuş gibi davranıyor. Türkiye'deki faşist tehlikeye gözünü yumup, Avusturya'daki meslektdaşlarına anti-nazizm dersleri veriyor. Ne büyük ikiyüzlülük. Nazilere karşı mücadele MHP etkinliklerinde Susurluk'un ülkücü tetikçisi Çatlı'nın kitabıyla birlikte en çok satan kitap Hitler'in "Kavgam"ı oluyor. Hitler iktidarı ele geçirdikten sonra yazdığı bu kitabında şöyle diyor: "1933'te devletin bir şiddet hareketiyle devrilmesi artık söz konusu değildi. Bu arada yeni devlet kurulmuştu. Bundan sonra yapılacak iş, eski devletin son kalıntılarını yok etmekti ki bu iş sadece birkaç saatimizi aldı." Faşist hareketi diğer siyasal hareketlerden örgütlenme açısından çok farklı kılan bu özellik Türkiye'de de Avusturya'da da aynıdır. Kuzu postuna bürünen kurdun hedefi parlamentodan kurtulmaktır. Bugün ihtiyacımız olan MHP'nin bu yüzünü unutmak, gözardı etmek değil, tam tersine açığa çıkarıp teşhir etmektir. 1980 öncesi yaşanan anti-faşist mücadele geleneğini bugün tekrar diriltmek ve ülkücüleri toplumdan yalıtmak için çaba göstermeliyiz.

AVUSTURYA’DAKİ IRKÇILAR:
"Avusturya'nın asıl sorunu göçmen akışıdır" "Göçmen akışını durduracağız" (Nazi subayları için) "Onlar savaşın suçlusu değil kurbanlarıdırlar" (Hitler'in katliamcısı SS'ler için) "Cesaretli ve iyi karakterli insanlar" (Hitler için) "Düzgün bir istihdam politikası vardı"
ÜLKÜCÜLER NE DİYORLAR:
"Türksen öğün değilsen itaat et" "Ya sev ya terk et" MHP'li Prof Bakan Çay: "Kürtler şeytan soyundan geliyor" MHP'li sağlık Bakanı Durmuş: "Türk kanı kutsaldır" (Eli kanlı çeteler için) "Türkiye sizinle gurur duyuyor" MHP'li Milletvekili Karaca'nın Gölcük Depremi yorumu: "Orada çok dönme varmış" (1978 Maraş katliamı sırasında) "Bir kızılbaş öldürenin yeri cennettir" MHP lideri Bahçeli: "MHP 33 yıldır değişmedi"

Yeni İşçi Demokrasisi; Sayı 13; Şubat 2000

'Türkiye'de Durum' sayfasına dön
sayfa başına dön