Güncelleme:
15.11.2006
             

 

Site içi arama


google'da ara
antikapitalist'te ara


Türban Eylemleri ve Sosyalist Tutum

Devlet, pratikte büyük ölçüde yürürlükten kalkmış olan yasakçı Kılık Kıyafet Yönetmeliği’ni İslami hareket üzerinde baskı kurmanın aracı olarak kullanıyor.

İslami hareketin en önemli simgesi olan türban nedeniyle okulu ya da işyerinde sorun yaşayanların sayısı artıyor. Türban takmak, bu baskılar nedeniyle açıkça devlete kafa tutmak anlamına gelmeye başlıyor.

İslami hareket de bu baskılar karşısında özellikle üniversitelerde gösteriler, imza kampanyaları düzenlenleyerek mücadele ediyor.

Yönetici sınıf, islami harekete yönelik baskılarını kabul ettirmek için “demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerden” sözediyor. İslami hareketin ne kadar gerici olduğunu, kadınları köleleştireceğini, özgürlükleri ortadan kaldıracağını anlatıyor ve orduyu özgürlüklerin bekçisi olarak sunuyor.

Yönetici sınıfın bu özgürlük ve demokrasi söylemi sahte. Tek suçları barış istemek ve bunu söylemek olanları, seçilmiş milletvekilleri bile olsalar, karga tulumba cezaevine koyanlar, eli kanlı katillerin devletin en üst kademelerine kadar gelmesine ses çıkarmayanlar, bekaret kontrolünü savunanlar sadece bir avuç zengin için.özgürlük ve demokrasi istiyorlar.

Türban takanların asıl niyetlerinin başka olduğunu anlatarak kendi zorbalıklarını haklı çıkarmak ve bizleri de bu baskılara ortak etmek isteyenlerle yan yana gelmek doğru değildir. MGK’sı, YÖK’ü, polisi, ordusu ve diğer kurumlarıyla karşımıza geçip demokrasi ve insan hakları havariliği yapan yönetici sınıf demokrasi ve insan haklarının, özgür ve sömürüsüz bir dünyanın önündeki en büyük engeldir. Bu küçük azınlığın çıkarları sömürünün devam edebilmesi için büyük çoğunluğun baskı altında tutulmasına ve ezilmesine bağlıdır. Onlarla birlikte özgürlük mücadelesi vermeye çalışmak kendi mezarımızın kazılmasına yardım etmeye benzer.

Yönetici sınıfın kontrolünde olmayan ve yoksulluğa, adaletsizliğe, sömürüye karşı muhalefeti dini ideolojiyle örgütleyen islami hareket yönetici sınıf açısından tehlike olarak görülmektedir. İslami harekete yönelik saldırıların temelinde yatan bu toplumsal muhalefet ve bunun örgütlülüğüdür. Bugün her 5 kişiden biri medyanın bütün karalama kampanyalarına ve ordunun tehditlerine karşın halen islami hareketin temsilcisi olan Fazilet Partisi’ni desteklemektedir. Zaten saldırıların yoğunlaştığı noktalar örgütlenme özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, toplantı ve gösteri yapma hakkı gibi alanlardır.

Daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi isteyenler, bu saldırılar karşısında herkesin istediği gibi giyinmesi özgürlüğünü savunmalıdır. “Türbanlıların amacı başka” söylemi, temel özgürlüklerden birinin özgürlüğün esas düşmanlarınca sınırlandırılmasını haklı çıkaramaz.

Ancak unutmamalıyız ki islami hareket tehlikeli ve ikiyüzlüdür. Bugün “özgür üniversite” diyen bu hareket iktidara gelirse herkesi kapanmaya zorlayacakladır. İslami hareketin iktidara gelmesini istemeyenler, islami harekete karşı mücadele etmek zorundadırlar. Ancak sisteme ve onun yöneticilerine karşı alternatif arayışından güç alan İslami harekete karşı mücadele bu sistemin bekçileriyle kolkola girerek verilmemelidir.

Sömürüsüz bir dünyanın ancak işçilerin çoğunluğunun eylemi ile yaratılabileceğini söyleyenler ezenlere karşı ezilenlerden yana olmak, özgürlüklerin tutarlı tek savunucusunun sosyalistler ve işçi sınıfı olduğunu pratikte her zaman göstermek zorundadırlar.

Bunun anlamı da devlet ve İslami hareket arasındaki mücadelede tutarlı olmaktır. Bu ise YÖK, MGK ve orduyla birlikte islamcılara saldırarak gerçekleştirilemez. Her durum tek tek ele alınmalı, özgürlükten yana olduğu sürece İslami hareketin talepleri sahiplenilmelidir. Ancak İslami hareketle ittifaklar yapılmamalı, onların ikiyüzlülüğü ve çözümsüzlükleri sürekli olarak teşhir edilmelidir.

Daha açık ifade edersek; İslami harekete karşı mücadele esas olarak fikirsel bir mücadeledir. İslami hareketin yeni üyeler kazanmasını engellemenin yolu, ne devlet baskısının bir parçası haline gelip “türban özgürlüğü” için eylem yapanlara saldırmak, ne de İslamcılarla birlikte “özgürlük” eylemleri örgütlemektir. Biz, baskıya karşı çıkmalı, türbanı da mini eteği de kapsayan bağımsız kampanyalar yürütmeliyiz. Yönetici sınıfın İslami harekete saldırıyor olduğu gerçeğine gözlerimizi yumup “hem MGK’ya hem de Şeriatçılara karşı” kampanyalar örgütlemeye çalışmak bizi hızla MGK-YÖK saldırısının parçası haline getirecektir. Bu kampanyaların dışa yönelik tek hedefi olmalıdır: Devlet baskısına karşı özgürlüğün savunulması! Geniş yığınları İslami hareketin özgürlük söyleminin sahte olduğuna ve özgürlüğün tutarlı tek savunucularının sosyalistler olduğuna ikna edebilmenin başka yolu yoktur.

İslamcılar Faşist Mi?

Faşizm nedir?

Faşizm, işçi sınıfı hareketini ezmeye çalışan bir küçük burjuva kitle hareketidir. Egemen sınıf ekonomik krizden işçi sınıfının başını ezmekten başka bir çıkış yolu göremediği dönemlerde, faşizm bu işlevi yerine getirmeye çalışır. Yani egemen sınıfın pis işlerini üstlenir. Faşizmi başka baskıcı rejimlerden ayıran onun kitle tabanına sahip olmasıdır. Bu özelliğinden dolayı faşizm işçi hareketini yasadışına iterek mücadele edemez hale getirmekle yetinmez. Tam tersine uluorta şiddet kullanarak imha etmeye girişir. Faşizmin işçi sınıfını imha çabasından dolayı MHP, BBP ve Ülkü Ocakları’nın örgütlenmesine izin verilmemesi bunların kapatılması gerekiyor.

Faşistler nasıl örgütlenir?

Faşistler düşman bildikler azınlıklara ve işçilere karşı sistematik şiddet kullanır. Bu şiddet küçük burjuvazi ve lüpen unsurların ekonomik krizin etkisiyle zedelenen güvenlerini güçlendirir, ayaklar altına düşen gururlarını okşar. Bunun üzerine örgütlenir.

İslami hareket nedir?

İslami hareket de sınıf temeli küçük burjuvazide olan bir kitle hareketidir. Küçük burjuvazinin büyük sermayeye olan nefretini ifade eder. Emperyalizme karşı olduğunu iddia eder. Kapitalizmin zengin ve yoksul arasısndaki eşitsizlik, azınlıklar yapılan haksızlık gibi olumsuzluklarını siddetle eleştirir. Kapitalizmin yerine herkezin islami ilkelere uygun olarak yaşadığı, zenginlerin yoksullara sadaka verdiği ütopik bir çözün önerir.

İktidara geldiklerinde kapitalizm çerçevesinin dışına çıkamaz, sermaye sınıfının çıkarlarına uygun olarak davranırlar. İşçi sınıfının ve yokulların çıkarlarını ifade etmezler de bunları düzene karşı harekete geçirirler ve böylece düzen açısından zaman zaman bir tehdit oluştururlar.

İslami hareket nasıl örgütlenir?

İslami hareket baskılara karşı muhalefet oluşturarak örgütlenirler. Destekçileri arasında bir yardımlaşma ağı kurarlar. Propagandaları, herkes şeriat ilkelerine uygun davrandığında dünyanın daha güel olacağı ekseni etrafında kurulur.

Farkları ne?

MHP eski Başkanı “Bize bırakın, Kürt sorununu altı ayda çözeriz” derken soykırım öneriyordu. Özel Tim içindeki MHP’liler Güneydoğu’da bu yöntemi uyguluyorlar. Kapatılan Refah Partisi ise azımsanmayacak oranda Kürt oyu aldı. MHP ve BBP işçi, sol örgütlenmelere karşı şiddet uygulayarak örgütleniyor. İslami hareket ise sola bir alternatif oluşturarak. Türk devleti kirli işlerini faşistlere yaptırırken islamcı hareketi tehdit olarak görüyor. Mücadele yöntemleri

İslami hareket faşistlerden farklı olduğu için bunlarla mücadele yöntemleri de farklı olmak zorundadır. Faşistleri izole ve kullandıkları sınf düşmanı şiddeti teşhir etmemiz gerekiyor. Faşistleri yok etmek için onlara karşı en geniş kitleler mobilize edilmesi gerekiyor.

İslami hareketin işçi sınıfı ve yoksul kitlelerin sorunlarını çözemeyeceğini göstermemiz gerekiyor. Bunu yapabilmek için devletin islami harekete uyguladığı baskıya karşı çıkmak, bu düzenin adaletsizliğine karşı bağımsız örgütlenmek gerekiyor. Devlete karşı saf tutamazsak islami hareketin “adil düzen” getirmeyeceğini sadece var olan eşitsizlikleri südüreceğini teşhir edemeyiz.

Eski İşçi Demokrasisi; Sayı 5; Haziran 1998

'İslami Hareket' sayfasına dön
sayfa başına dön