Güncelleme:
08.11.2006
             

 

Site içi arama


google'da ara
antikapitalist'te ara


Fransa’da durum – bahar 2003

SICAĞI SICAĞINA FRANSA

Fransa'dan yüreğimizi hoplatan haberler alıyoruz: 3 milyon işçi grev yaptı, liseliler 400 okulda işgal ve boykotla greve destek verdi. Paris'te eylemler devam ediyor... Evian'da G8 toplantısı, hareketin bir sonraki buluşma yeri... Fransa'daki kardeş grubumuz L'etincelle ve ACG (Savaşa Karşı Eylem) grubu aktivisti Güneş'le Fransa'da sistem ve hareket üzerine antikapitalist bir sohbet yaptık:

-Fransa'da bir şeyler oluyor son zamanlarda. Hayırdır?

-13 Mayıs günü sabahtan akşama kadar sokaktaydık. Çünkü grev vardı, 400 kadar lise de ders boykotu yaparak grevdeki işçileri desteğe çıkmıştı. Meclis yeni bir emeklilik yasası geçirmeye çalışıyor. Paris'te 500,000, Fransa genelinde 1,5 milyon kişi eylem yaptı. 12 saat boyunca sokaklar bizimdi. Akşam vakti eylem biterken yağmur yağıyordu, ama yağmura aldıran yoktu. İnsanlar bir birlerine sarılarak zaferimizi kutluyorlardı ve bazı işçiler " 1,5 millione, 3 millione, revolusione!" yani "devrim!" diye slogan atıyorlardı.

-29 Mayıs-1 Haziran'da Fransa-İsviçre-İtalya sınırındaki Evian kasabasında G8 zirvesi olacak; siz de orada olacaksınız değil mi?

G: Evian'da G8 zirvesine alternatif bir buluşma olacak, Cenova'daki gibi. Yalnız bu kez iki sorun var. Fransa hükümeti toplantıyı dağ başında, gözlerden ırak bir yerde yaptırıyor. Üstelik devlet ordusuyla, jandarması ve polisiyle haftalar öncesinden bölgede konuşlandı. Bu birinci sorun. Biz eylemlerimizi herkesin gözü önüne çıkarmak, sokaklarda bağırıp çağırmak ve görünür olmak istiyoruz. Gerçi bir taraftan da buna hareketin zaferi diyebiliriz. Artık bizden çekinmeye başladılar. İsviçre hükümeti Fransa'dan toplantıyı ertelemesini veya başka bir yere almasını istedi. Nerdeyse G8'i yaptırmamayı beceriyorduk. İkinci sorun da Fransa'da, İngiltere'deki Stop the War Coalition'a benzeyen ve Evian'ı yerellerde ören grupları merkezileştirecek bir koordinasyonun olmaması. Bu sebeplerden dolayı Cenova'daki son G8 kadar kitlesel olmayabilir. Ama yükselen bir sistem karşıtı hissiyat olduğunu biliyoruz. Bunu doğrudan eyleme dökmek isteyenler Evian'a

gelecek. Biz Evian'ı anlatırken G8'in savaş sonrası paylaşım zirvesi olacağını söylüyoruz ve savaş karşıtı havayla varolan sistem karşıtı hissiyatı birbirine bağlıyoruz.

Ama her şeye rağmen ses getiren bir eylem olacağı kesin.

- Sistem karşıtı bir havadan bahsediyorsun. Başbakan Chirac savaşa girmeyerek hareketin güvenini kazanmadı mı peki? Neye muhalefet var?

-Chirac'ın savaşa girmeme politikası hareketin sıkıştırması sonucu oldu. Ancak Chirac ABD'yi tamamen dışlamayı da göze alamazdı. Cibuti'deki Fransız üslerini ABD'ye açtı, savaş süresince Fransız ordusunu hazır bekletti. G8 öncesinde de ABD'yi kastederek "Bizim ortak çıkarlarımız farklılıklarımızdan daha fazla" diye açıklama yaptı; yapmak da zorundaydı. Fransa'nın en büyük petrol şirketi Elf, petrolünü Irak'tan çıkarıyor. Savaş sonrasında Elf Irak petrollerinden pay alamazsa büyük bir kriz ve iflasla karşı karşıya kalacak. Ama kamuoyuna görünen yüzünde Franız hükümeti savaşa girmeyeceğini, karşı olduğunu söyleyerek hareketten ATTAC'ın desteğini almıştı. Fransız hükümeti, ABD'nin tek egemen olduğu bir dünyaya karşı, ama bunun alternatifini çok imparatorluklu bir dünya düzeni olarak koyuyorlar. ABD Irak'ı bombalamaya hazırlanırken Chirac da yeni emperyalist projesiyle uğraşıyordu. Bu kapsamda Afrika ülkelerini yıllarca kana bulayan, baskı altında yöneten diktatörler Fransa'ya çağrıldı; Chirac bunları ağırladı, toplantılar sonunda Franko-Afrikan dostluk bildirgesi yayınlandı. Tabi kimlerin dostluğu olduğu her halinden belli. Fransa'da Afrikalı göçmenlere (hatta Afrika asıllı Fransa vatandaşlarına) karşı tüyler ürperten korkunç muameleler var. Mesela Kenyalı biri en ufak bir trafik cezası bile alsa sınırdışı ediliyor. Daha doğrusu tek bir kişiyi sınırdışı etmek, yani onu bir uçağa koyup yollamak hükümete pahalı geldiğinden önce tüm sınırdışı edilecek insanları bir yerde topluyorlar. Genelde havaalanlarının mahzenleri gibi kimsenin bilmediği, görmediği yerler tabi bunlar. İçerde işkencelerden geçen göçmenler, bir uçağı dolduracak sayıya ulaştıklarında sınırdışı ediliyorlar. Al sana Fransa tarzı liberal demokrasi!

-Savaş karşıtı hareketin tüm bunlara tepkisi ne oldu? Savaş karşıtlığının içinde antikapitalist bir refleks de var mı?

-Hareket, özellikle ACG, zaten savaşı büyük bir bütün olarak algılıyor ve bunun üzerinden politika yapıyor. İsrail'in Filistin'e saldırısı ve işgali, Afganistan, Irak, yarın belki Suriye... Chirac'ın savaş sırasındaki ikiyüzlü tavrı, Afrika'yı arka bahçesi gibi kullanması... ACG ve Irak savaşı sürecinde radikalleşen birçok grup ulusalcı olmamayı beceren bir anti-emperyalist damar yakalamış durumda.

- Fransa'daki hareketten biraz bahseder misin? İçinde bulunduğun Savaş Karşıtı Eylem grubu ACG nasıl bir grup?

-ACG, savaş karşıtlarının eylem birlikteliğini hedefleyerek kurulan ve çok yakın zamana kadar kurumsal bir yapıya sahip olmayan, eylem içinde örgütlenen bir grup. ACG'nin başarısı savaş karşıtı hissiyatın dışa vurulup eyleme ve sokağa dökülmesine büyük ölçüde yardımcı olmasıdır. Birçok bağımsız insan ACG pankartı altında ilk kez eyleme geldi. ACG kısa zamanda liselerde, üniversitelerde, mahallelerde, yani yerelde örgütlenen bir birlikteliğe dönüştü. Genel olarak mücadeleyi ileri ittiren motorlardan biri olmayı başardı. Önümüzde Evian ve Selanik süreci var. Bu, savaş karşıtı hareketin işçi sınıfıyla daha sağlam bağlar kurması için iyi bir fırsat.

-Kısaca Fransa'yı bize nasıl göstermek istersin?

-Küresel saldırı ve küresel direniş...Herkeste bir "68 yeniden" havası var. Özellikle gençler çok heyecanlı. Geçenlerde ortalama bir Fransız vatandaşını temsil eden emlakçım, "Fransa'da genç olmak tehlikeli olmaya başladı" dedi.

Neo-liberal saldırı, işçi haklarına ve göçmenlere ilişkin yeni yasalar gündemde; şurası açık ki, yakın geleceğin gündemi mücadele olacak...


DÜNYA

Saldırının küreselliği karşısında direniş küreselleşiyor.

ALMANYA-AVUSTURYA :

İşçi Sınıfı Ölmemişmiş!

17 Mayıs Cumartesi, Berlin'de 10 bin olmak üzere ülke genelinde eylemler vardı. İşsizlik sigortası ve diğer sosyal güvenlik haklarından kesmek ve işverene daha fazla işçi çıkarma serbestisi verebilmek isteyen Sosyal Demokrat hükümete karşı, işçiler daha az çalışma saati talebiyle yürüdü. Almanya'da 4,5 milyon işsiz varken Schröder'in böyle adımlar atması, sendikaların olduğu parti tabanında büyük tepkilere neden oluyor.

Geçen hafta 6 bin Volkswagen ve Metal sendikası işçisi, iş saatlerinin azalması talebiyle iş durdurma eylemleri yaptı. Sendika liderleri bu hafta genel grev görüşmeleri için toplanıyor.

Avusturya'da sağcı hükümetin emeklilik haklarına saldırısını protesto etmek için 1945'den beri en büyük kitlesel grev ve eylemler oldu.

FRANSA YİNE GREVLE SALLANDI

19 Mayıs Pazartesi, Fransa genelinde YİNE grev ve eylem günüydü. Öğretmenlerin, belediye işçilerinin, memurların ve toplu taşıma çalışanlarının çok kitlesel katıldıkları grev, emeklilik yasasına ve eğitim bütçesinin kısılmasına dur demek için yapıldı. Öğrenciler de grevde olan öğretmenleriyle beraber yerel eylemler yaparak grevi destekledi.

CGT verilerine göre ülkenin 115 kentinde 2 milyon insanin sokaklara döküldügü genel grev, kamu ve özel sektör isçilerinin emeklilik haklarina yönelik yeni saldirilari engellemeyi hedefliyor.

Gösterilerin gerçeklestigi birçok kentin yanisira Paris'te de sabah erken saatlerden itibaren toplanmaya baslayan 250 bin emekçi, gece geç saatlere kadar sokaklarda kalmaya devam etti. Demiryolu isçilerinin de katilimiyla hayati büyük ölçüde durduran genel greve büyük bir katilim oldugu gözlendi. Havayollari trafigi yüzde 50 oraninda aksarken, egitim emekçilerinin hemen tamami greve katildilar. Hiçbir günlük ve bölgesel gazetenin basilamamasina neden olan, birçok tv istasyonunun yayinini aksatan genel grev, kamu reformu adi altinda gündeme getirilen mezarda emeklilik saldirilarinin geri çekilmesini talep ediyor.

1995'ten beri Fransa'da yaşanan en büyük grev oldu. Hükümet sendika liderleriyle görüşmek ve birkaç geri adım atmak zorunda kaldı; emeklilik tasarısında küçük değişikliklere karşılık grevin sonlanmasını istedi. Yeni emeklilik yasasında çalışma saatleri ve sosyal sigorta primleri artmasına rağmen, emekli maaşlarının azalması isteniyor. Böyle bir yasada da reform söz konusu olamaz. Bu yüzden de sendika tabanları kendi liderlerine de muhalefet etmekten çekinmiyorlar.

CFDT sendikalar federasyonunun büyük kısmını oluşturan demiryolu çalışanları, federasyonun liderlerini kınadı ve eylemlerini devam ettireceklerini söyledi. Fransa'daki diğer sendikalar CGT, FO ve Eğitim sendikaları ise anlaşmayı reddedip hükümet görüşmelerinden çekilerek, kitle halinde protestolara devam edeceklerini açıkladılar. Önümüzdeki günlerde esas mücadele, hükümeti alt etmesi çok muhtemel olan bu istikrarlı ve militan havayı devam ettirmek isteyen sendika tabanlarıyla, çok da ileri götürmek istemeyen liderlikler arasında olacağa benziyor.

GÜNEY KORE : Kamyon Şoförlerinin Büyük Zaferi

Kamyon şoförlerinin büyük zaferi!.. Pusan limanında maaş artışı, daha az vergi ve daha az yol ücreti talebiyle grev yapan 5 bin kamyon şoförü işlerini bırakarak dünyanın en büyük üçüncü limanını kapattılar. Birkaç saat boyunca Güney Kore'nin ihracatını yaptığı kilit liman olan Pusan durdu, ticaret durdu. Bunun üzerine hükümet grevin yasadışı olduğunu açıklayarak, greve liderlik edenlerin tutuklanması için emir çıkardı. Bu da yetmedi, ordunun bir kısmını Pusan'a yolladı. Ancak işçiler bir hafta boyunca direnerek ve tüm ihracatın yolunu tıkayarak hükümete boyun eğdirdi. Kamyon şoförlerinin taleplerinin çoğu kabul edildi.

Antikapitalist; Sayı 24; Haziran 2003

'Dünyada Durum' sayfasına dön
sayfa başına dön