Güncelleme:
09.11.2006
             

 

Site içi arama


google'da ara
antikapitalist'te ara


TOPLUMSAL MÜCADELE VE FİKİRLER

Kitleler, fitilleri ateşlenmeyi bekleyen dinamit lokumları değildir. Kendileri ve aileleri için ellerinden gelen en iyisini yapmaya çalışan düşünen insanlardan oluşurlar. Bu nedenle ancak kazanma şansları olduğuna inandıkları zaman mücadele ederler. Kazanma şansının olup olmadığına dair inanç ise başkalarının bu konuda ne düşündüğüne veya başkalarının ne düşündüğüne dair yaygın olan kanıya bağlıdır. Kriz ve etkileri çok gerçektir ve direniş kaçınılmaz olacaktır. Bu direnişin ne zaman olacağı ve alacağı şekil, önemli ölçüde fikirlere bağlıdır.

İnsanlar kolektif mücadeleler ile kazanma güvenine sahip olmadıkları zaman, sistem ile kendileri açısından en uygun uzlaşma noktasını arayacaklardır. Dolayısıyla sosyalistler açısından en kritik sorun, insanların sisteme karşı mücadele etme güvenini arttıracak yol ve yöntemler bulmaktır.

Güvensizlik nasıl güvene dönüşür?

Kriz, eylem ve fikirlerin bileşkesi önemlidir. Kriz olmasa mücadele etme nedeni de olmayacaktır. Ancak kriz insanları mücadeleye sevk edebileceği gibi pasifliğe de itebilir. Mücadele etmek gerektiği fikri, tek başına toplumu harekete geçiremez. Eylemler, özellikle de başarılı eylemler, güveni yükseltir. Ancak toplumdaki pasif çoğunluğun ağırlığını taşıyan büyük kitleler hemen harekete geçmeyeceklerdir.

Bu bir kısır döngü gibi görülebilir. Ancak isyanlar da bir gerçektir. Peki kısır döngü nasıl parçalanıyor?

Kriz, fikirler ve eylem arasındaki etkileşim hem olumlu hem de olumsuz yönde işleyebilir. Göreceli küçük gruplar bir azınlık içinde direniş fikrini yayabilirler. Göreceli küçük eylemler güveni yine göreceli bir şekilde arttırarak bu fikirlerin bir halka daha yaygınlaşmasını sağlayabilir. Bu süreç kartopu etkisi ile gelişerek isyanı büyütebilir. Ancak bu süreç fikirlerin niteliğine, bunları kaç kişinin savunduğuna, eylemin büyüklüğüne ve ne denli birleşik, yani başarılı, olduğuna bağlı olduğu için otomatik değildir.

Büyük politik hareketler uzun gericilik yıllarından sonra büyüyebiliyorlar. Anti-kapitalist hareketin büyümesine bakalım. Seattle'da 60 bin eylemci vardı, Prag'da 30 bin. Cenova'da ise 300 bin ve son olarak Floransa'da bir milyon insan sokağa çıktı. Üç yıl gibi kısa bir süre içinde hareket sadece büyümedi aynı zamanda radikalleşti. Floransa'daki gösteri savaşa karşı ve Filistinlilerle dayanışma içindeydi.

Seattle bir dönüm noktasını ifade etti ama Seattle'ın olmak zorunda olduğunu ve zamanlamasını tayin eden nesnel bir faktör söz konusu değildi. Seattle'ın örgütlenmesi yedi ay aldı. Seattle'a ilham veren fikirlerin mayalanması yıllar sürdü. Seattle'ın sağladığı göreceli olarak küçük çark, kısa sürede daha büyüklerini harekete geçirdi ve bu kadar kısa bir süre içinde Irak'a karşı savaş açmak isteyenleri sıkıştıracak büyüklüğe ulaştı.

Pasivitenin direnişe dönüştüğü anlarda fikirlerin önemi konusunda sayısız tarihsel örnek bulunmaktadır. Bolşeviklerin başlangıçta hiç yankı bulmayan savaş karşıtlığı, Rus Devrimi sırasında iki kez pasivitenin eyleme dönüşmesine katkıda bulundu. Başbakan Plehve'nin sınıf mücadelesini geri itmek amacıyla Japonya'ya karşı "kısa sürede kazanılacağını" düşündüğü 1904 savaşı 1905 devrimini tetikledi.

Fikirler ve bunu destekleyen insanların sayısı olumlu olduğu kadar olumsuz etkilerde bulunabilir. Fransa'daki savaş karşıtı hareketin İngiltere ve İtalya'dan daha zayıf olması için nesnel bir neden yok. Ama küresel direniş hareketinin başlangıçta en büyük olduğu Fransa'da 11 Eylül sonrası hareket duraksadı. Fransız işçi sınıfı, 1995'den bu yana mücadele kararlığını defalarca gösterdi. Ancak Fransız solu egemen sınıfın "düşman İslami harekettir" olduğu argümanını yuttu. Fransa'da savaş karşıtı hareket bu nedenle cılız kaldı.

Toplumsal mücadelenin kendisini ifade edebileceği kapıların nasıl, ne zaman, hangi yoldan açılacağını önceden kestirmek mümkün değildir. Bazen ekonomik mücadeleler hızla yayılıp kaçınılmaz olarak politikleşirler. Bazen de politik mücadelelerin verdiği güven, sarsıcı ekonomik mücadeleleri tetikleyebilir.

Örneğin 2001 yılı Temmuz ayına kadar İtalya'da bugünün Türkiye'sine benzer koşullar vardı. Sağ partiler seçimden büyük bir zafer ve güvenle çıkmış, işçi hareketi umutsuzluğa kapılmıştı. Ancak Küresel Direniş hareketinin durağı olan Cenova'da polisin Carlo'yu öldürmesine tepki (politik bir mücadele) hızla yayıldı ve hükümeti sıkıştırdı. Takip eden süreçte, İtalya'da 10 milyondan fazla işçiyi kapsayan iki genel grev, Fiat işçilerinin büyük dayanışma gören hareketi ve 1 milyon kişilik savaş karşıtı gösteriye tanık olduk. Yönetici sınıfın Cenova'daki saldırısına güçlü bir yanıtın inşasında, Rifondazione adlı marjinal sayılabilecek bir büyüklüğe sahip (bizdeki ÖDP gibi) bir partinin katkıları kritik rol oynadı.

DEHAP kampanyası bu açıdan kritik bir rol oynayabilirdi. Barajı aşan ya da barajı zorlayan bir DEHAP, Türkiye'deki toplumsal mücadele dinamiklerini sarsıp, tabandaki güven ve umudu ciddi olarak yükseltirdi.

Toplumsal mücadelelerdeki kırılma noktaları mücadelenin tetiklenmesinde önemli. Ancak en az o kadar önemli bir başka şey ise, bu kırılma noktalarında doğru bir yaklaşıma sahip iradi bir gücün olup olmamasıdır. Türkiye'de bu tür kırılma noktalarını yaşıyoruz. Temiz toplum eylemleri, mezarda emekliliğe tepki, 16-17 Haziran 1995 ve 4-5 Mart 1998 KESK eylemleri, Paşabahçe işgali vb bu tür kırılma noktaları oldular. Ancak öfke ve hoşnutsuzluğu BİRLEŞTİREREK toplumdaki mücadele etme güvenini artırmak konusunda doğru yaklaşımlara sahip olan ve Türkiye genelinde kampanyalar inşa edebilecek bir irade ne yazık ki yoktu.

BİRLEŞTİREN, GÜVENİ ve UMUDU ARTIRAN kampanyalar yapmak ama aynı zamanda bu fikirlerle hareket eden iradi gücü (ÖRGÜT) inşa etmeliyiz.

Antikapitalist; Sayı 20; Aralık 2002

'Antikapitalist nedir' sayfasına dön
sayfa başına dön