Güncelleme:
16.10.2007
             

 

Site içi arama


google'da ara
antikapitalist'te ara


Rock ve Muhalefet

Cem Uzun

Müziği küresel sermayenin halkla ilişkiler aracı haline getirmeye çalışan anlayışa karşı başlatılan "karşı" festivalimizin beşinci senesinde yeniden buluştuk.

BarışaRock'ta dünyanın haline bakıp barış çığlığını yükselten milyonlarla birlikte müziğin umudunu paylaşıyoruz. Bu umudu geleceğe taşımak üzere 1 Eylül Dünya Barış Günü''nde, darbenin 27. yıl dönümünde "12 Eylül Karanlığını Yırtalım" etkinliklerinde ve Solda Ortak Zemin Girişimi forumlarında buluşalım.

Gevşekçe rock adı altında gruplaştırdığımız müzik Afro-Amerikanların 50'lerde ve 60'lardaki sivil hak hareketi gibi sosyal mücadelelerden derin bir şekilde etkilendi. Bu etki ABD'nin dışına da taşmıştı. Fakat müzik hareketi etkiledi mi?
En iyi sanat, zamanının çelişkilerini eleştirel bir şekilde yansıtandır. Fakat hareketi gerçekleştiren müzik değildir. En iyi ihtimalle hareketin nereye doğru gittiğini öngörebilir.

1964'te Bob Dylan sivil hak hareketini destekleyen açık sözlü folk şarkılarıyla yola koyuldu. Dylan'ın "I don't want work on Maggie's farm no more" (artık Maggie'nin çiftliğinde çalışmak istemiyorum) tam bir sistem karşıtıydı. 1968 gelmek üzereydi. Bunun olmasını o sağlamadı, bununla beraber buna zemin hazırladı ve onu destekledi.

1970'lerin ortalarında dünya kapitalizmi derin bir krize girdi ve direniş dalgası geri çekilmeye başladı. Avrupa'da faşizm çirkin yüzünü ortaya çıkardı. Genç insanlar işsizlikle yüz yüze geldi. Bu şartların müzikal ürünü Punk'tı.

İngiltere'de Punk'ın politik duruşu Irkçılığa karşı Rock'tı (Rock Against Racism-RaR). 1977'de, Eric Clapton ve David Bowie tarafından yapılan ırkçı söylemler müzisyenleri büyüyen anti-faşist, Anti Nazi League (Nazi Karşıtı Birlik) hareketi arkasında mobilize olmaya sevk etti.. Bu dönemde ANL, oyların yüzde 10'unu alan faşistlere karşı kitlesel bir hareket başlatabilme başarısını kanıtlamıştı. Bir dizi nazi karşıtı festival ve yüzlerce yerel konser punk gruplarını buralara çekti; yüz binler de onları dinledi, faşizmi protesto etti. Clash, Jam, Elvis Castello gibi grupların hepsi RaR'ı destekledi. ANL'in faşistleri darmadağın etmesinde RaR önemli bir rol oynadı; bunu yapabilmesini sağlayan büyüyen aktif bir anti-faşist hareketin var olmasıydı.

Daha sonra bazı müzikal hareketler ileriyi gördü: Grunge (Kurt Cobain) Seattle'ın olmasını sağlayan sosyal şartların yankısıydı ve Nirvana Seattle'lı bir gruptu. Diğerleri, örneğin Rap, ABD'deki Afro-Amerikanların giderek büyüyen yabancılaşmalarının bir yansıması.

Müzik, toplum içindeki çelişkilerle yakın bir bağ içerisinde. Mücadele yükseldiğinde ve düştüğünde müzik bunu yansıtır, fakat bu mekanik bir şekilde olmaz.

Müzik dinlemek dünyayı değiştirmez; ancak müzik (ve genel olarak sanat) var olan ve büyüyen bir sosyal hareket varsa, ancak bununla ilişkilenerek hareketten beslenir-hareketi besler.

Nike, bir spor ayakkabısı reklamında kullanmak üzere 1978 tarihli Pump It Up şarkısının telif hakları için Elvis Costello'ya bir milyon dolar teklif etti. O bunu "her şey satılık değildir" diyerek geri çevirdi. Bunu söylerken Fransız anti-kapitalist aktivist Jorge Bove'dan alıntı yapıyordu. Hareket motordur.

Dinlemek yetmez; ses çıkarmak gerekir. BarışaRock burada anlam kazanıyor.

Değişim için mücadele etmeliyiz. Eğer bunu yaparsak müzik de daha iyi bir hale gelir; kulağımızın pası silinir..


Barış Meclisi 1 Eylül’de toplanıyor

15 Nisan 2006'da gerçekleştirilen Türkiye Barışını Arıyor konferansı Kürt sorununa siyasi ve demokratik çözüm arayanlar için önemli bir ilk adımdı. Şimdi ikinci bir adım atılıyor. 1 Eylül 2007 Dünya Barış Günü'nde bir Barış Meclisi oluşturulacak. Mesut Çelebioğlu bu sürecin örgütlenmesinde görev alan Barış İnisiyatifi temsilcisi Gülten Uçar ile görüştü.

1999 Ekimi'nde Türkiye'de barış hareketini desteklemek için 16 PKK üyesi Türkiye'ye geldik. Bizi örgüt üyeliğinden hapse attılar. 2004 Kasımı'nda iki kişi hariç (birisi cezaevinde öldü, diğeri hala tutuklu) hepimiz serbest kaldık. Cezaevinden çıktıktan sonra çalışmalarımıza Barış Grubu olarak başladık. Bu çalışma üç boyutlu gelişti: birinci boyut sivil toplum kuruşlarıyla ilişkilenme, ikincisi halka ilişki kurma ve üçüncüsü de devlet-hükümetle diyalog kurma. Çalışmalarımız metropollerde yoğunlaştı. İlk dönemde kendimizi anlatma ve tanıtma üzerine birebir görüşmelere ağırlık verdik.

Bu çalışma neticesinde 15 Nisan 2006'da daha çok temsili katılımın olduğu Ankara'da bir Barış Konferansı düzenledik. Bunun ardından İstanbul'da, İzmir'de, Mersin'de, Samsun'da ve Diyarbakır'da yerel barış konferansları düzenlendi. Bu toplantılardaki hedefimiz barış çabalarını ortaklaştırmak ve barış ve demokrasi çalışmasını birlikte yürütmekti.

Bu toplantılarda Türkiye çapında genel bir toplantı talebi öne çıktı. 13-14 Ocak 2007'de Ankara'da geniş katılımlı Türkiye Barışını Arıyor Konferansı düzenlendi. Bu konferans Türkiye'de barış üzerine yapılan en büyük toplantı oldu. Konferansın sonuç bölümünde yerelleşme ve bir Barış Meclisi oluşturma kararları alındı. Yerel inisiyatiflerle toplantılar örgütlendi ve Barış Meclisi kararına destek yaygınlaştı.

Önümüzdeki 1 Eylül'de Ankara'da Barış Meclisi oluşturma toplantısı yapılacak. Bu toplantıda meclisin işleyişi ve amaçlarının belirlemeyi ve yürütmesini oluşturmayı hedefliyoruz. Buluşmada barış, demokrasi ve yeni bir demokratik anayasa üzerine toplantılar yapmayı düşünüyoruz. Barış Meclisi'nde Anayasa ve Hakikati Araştırma gibi komisyonlar oluşturmayı amaçlıyoruz.

Türkiye'nin temelde Kürt sorunu olmak üzere çok önemli sorunları var. Barış Meclisi de bu sorunların çözülmesinde kolaylaştırıcı bir misyona sahip olacak. Aynı zamanda barış ve demokrasi mücadelesinin daha fazla organize olması mümkün olacak.

Barış Meclisi'nin katılımcıları çok çeşitli. Farklı çevrelerden, yerel inisiyatiflerden 300 kişi meclisin doğal üyeleri. Bunun dışında sol-sosyalist örgütlerin, İslami hareketin ve demokratik kitle örgütlerinin temsilcileri Barış Meclisi'nde yer alacaklar.


12 Eylül karanlığı yırtılsın

Çiğdem Özbaş, 78'liler Federasyonu sözcüsü Celalettin Can'la bu yıl gerçekleşecek olan 12 Eylül yıldönümü etkinlikleri üzerine görüştü.

Bu yıl, 12 Eylül kabusunun 27. yılında, faaliyetlerimizi "12 Eylül karanlığı yırtılsın" başlığı altında iki temel etkinlik etrafında organize edeceğiz.

Bunlardan birisi, Türkiye çapında bir grup aydın, yazar, siyasetçi, demokratik kitle örgütü aktivisti ile 12 Eylül sabahı Diyarbakır'da olacağız. Öğle üzeri 12'de Diyarbakır Cezaevi önünde "Diyarbakır Cezaevi Gerçeğini Araştırma ve Adalet Komisyonu"nun kurulduğunu ilan edeceğiz.

Geçen yıl 12 Eylül günü Diyarbakır'da gerçekleşen ve çoğu çocuk 10 kişinin ölümüne neden olan bombalamanın olduğu yere karanfil bırakacağız.

Koşuyolu parkında Diyarbakır vahşetini yaşamış eski siyasi tutsaklarla komisyon çalışması yürütülürken, kürsüden konuşmalar, sergi vb. etkinlikler gerçekleştirilecek.

Bu etkinliklerin amacı iki halkın birbirini anlamasına yardımcı olmak, cunta döneminde Kürt halkının ne yaşadığını bilmeyen Türk halkının öğrenmesinin koşullarını oluşturmak,

Araştırma ve Adalet komisyonu etrafında oluşacak bir ortaklıkla adalet ve hukuk arayışı etrafında sol hareketin birliği ve bütünlüğünü sağlayabilmektir.

Davet eden çağrıcı heyet, 78'liler Federasyonu ve 78'liler Vakfı Girişimi çatısı altında Prof. Dr Gencay Gürsoy, Prof. Dr Tahsin Yeşildere, Prof. Dr Baskın Oran, Prof. Dr Nihal Saban, Nimet Tanrıkulu, Celal Başlangıç, Av. Şehnaz Turan, Av. Ergin Cinmen, Feyyaz Yaman ve Celalettin Can'dan oluşuyor.

İkinci temel etkinliğimiz de Eylül ayı içerisinde Öğretim Görevlileri Derneği ile birlikte bir demokratik anayasa atölye çalışması olacak. Karşı anayasa perspektifiyle sonuçlarını kamuoyu ile paylaşıp hükümete götüreceğiz.

Bu atölyeye aydınlar, akademisyenler, demokratik kitle örgütü ve çeşitli siyasi grup temsilcileri katılacak.

Eylül ayı boyunca Karşı Sanat'ta Diyarbakır Cezaevi Sergisi, çeşitli söyleşi ve etkinlikler düzenlenecek.

Sergi, panel, tiyatro, şiir dinletisi etkinlikleri Ümraniye, Bağcılar, Bakırköy, Esenyurt gibi semtlerde de gerçekleştirilecek.
11 Eylül günü saat 12'de Taksim Gezi Parkı'nda ortak bir basın açıklaması yapmak üzere ilgili tüm kurumlarla görüşeceğiz.
İzmir'de 12 Eylül günü miting ve panel, Ankara'da da bir miting çalışması ve bir çok ilde basın açıklamaları, özel sayı dağıtımı ve paneller yapılıyor.

Tüm bu etkinliklerde amacımız anayasası, kanun ve kararnameleriyle, "gizli" devletiyle, tekçi güç kültürüyle süren 12 Eylül karanlığını yırtmak, aydınlık bir geleceği kurmaktır.


sayfa başına dön


 
gazete arşivine git kütüphane